Ağrı Dağı Yolcusu Kalmasın - H. G. WELLS /Dünya her gün yeniden başlar!
Hayal kurmayı sever misiniz?
Haydi gözlerinizi kapayın ve düşünün... Evde yalnız başınıza oturuyor, kitap okuyor yahut bir şeyler seyrediyorsunuz. Kapı çalıyor, tanımadığınız bir adam, "Ben Tanrıyım," diyor isminizi hitap ederek, "Sizinle konuşmam gerek!"
"Aman Tanrım!" filmini izlemiş miydiniz? Baş rolde Jim Carrey ve Tanrı rolünde Morgan Freeman -biri Tanrı rolünü oynayacaksa ondan başkası da olamazdı zaten diye düşünüyorum-. "İnsanlar onlar için her şeyi yapmamı istiyorlar. Ama anlamadıkları şu ki, yapacak güçleri var. Bir mucize mi görmek istiyorsun evlat, mucizenin kendisi ol." Orada da insan ve Tanrı karşılaşması var. Hatta ikinci filmde doğrudan kitaptaki gibi Tanrı bir gemi yapmasını istiyor kahramanımızdan, bu defa Jim Carrey'nin yerini Steve Carell alıyor. İzlemediyseniz eğer kitaptan sonra mutlaka öneririm: "Birisi cesaret için dua ettiğinde, Tanrı onlara cesaret mi verir? Yoksa cesaretlerini gösterme fırsatı mı?"
H. G. Wells
Bilim kurgunun kurucularından... Ütopik eserler sahibi. Jules Verne'i okuyor ve ondan oldukça etkileniyor. Bir kaza geçiriyor küçükken, babası bu süreçte ona kütüphaneden kitaplar getiriyor. Bazı olumsuz durumlar, kimi hayatlara olağanüstü etkiler yapabiliyor.
Sosyalist bir yazar. Mark Twain, Carl Gustav Jung gibi isimlerden etkilenirken hepimizin bildiği ve büyülenerek okuduğu George Orwell ve Aldous Huxley gibi yazarları da etkiliyor. Birçok kitabı başarılı bir biçimde sinema uyarlanıyor. Hatta Mustafa Kemal de kendisini okuyor ve Nutuk'ta yer verecek kadar kiymet biçiyor: Wells: ‘Bütün egemenlikler tek bir egemenlik içinde eritilmezse, ulusların üstünde bir erk yaratılmazsa dünya yok olacaktır’ diyor ve şu düşünceleri ileri sürüyor; ‘Gerçek devlet, çağımızın ileri yaşama koşullarının zorunlu kıldığı birleşik dünya devletinden başka bir şey olamaz. Kuşku yoktur ki, insanlar kendi yarattıkları şeylerin altında ezilmek istemezlerse er geç birleşmek zorunda kalacaklardır’ diyor.
Ağrı Dağı Yolcusu Kalmasın
Tanrı Nuh'tan bir gemi yapmasını istiyor. "Senden bir gemi inşa etmeni istiyorum," diyerek. Ama öyle bir gemi ki bu defa içerisinde sanat eserleri, edebi ürünler de olacak. Ve kendisi de yardım edecek geminin yapımına... "Sevgili Tanrım, çok şey istiyorsunuz!" Diyerek kabul etmiyor en başta Nuh "Bunu benim üzerime yıkamazsınız." Ondan sonra hararetli bir tartışma başlıyor aralarında. Dünyanın halinin konuşulduğu, Marx, Engels, Lenin, Sosyalizm gibi konuları da içeren, eleştirel, yer yer nüktedan bir tartışma: "Tanrı korkusu diye bir şey kalmamış." Ve birçok yerde olabildiğine cesur: "Keşke kendi yazdığınız kitabı bir kez daha okusaydınız."
"Sözünüzde durmuyorsunuz Tanrım. Vaatlerde bulunuyor sonra yerine getirmiyorsunuz."
İkisi arasında geçen konuşmada birçok soru üzerinde de duruluyor:
Bireysel yaşam mı, toplumsal yaşam mı?
Yeni bir dünya mümkün mü?
Dikkate değer bir soru soruyor Nuh: Dünyayı eski haline mi getireceğiz yoksa bambaşka bir dünya mı kuracağız?
Tanrı, insan, gemi ekseninde birçok görüşün paylaşıldığı, tartışmaya açıldığı, daha uzun tutulabilecek bir eserdi. Tam konuya ısındım derken eserin bittiğini gördüm. Yine de konuyu ve ele alınış biçimini başarılı buldum diyebilirim. Soruyor, sorgulatıyor, üzerinde uzun uzun düşündürüyor. Sıkıcı olmayan, nüktedan bir üslubu var. Tanınmaya değer bir yazar olduğunu düşünüyorum.
·
1.572 görüntüleme
Memlekett 🌸🇹🇷
İncelemeniz çok detaylı ve başarılı olmuş hocam.
Tebrikler✨️🍀
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.