Başlıkta yer alan sözü ben söylemiyorum, sayın Descartes'in sözüdür. Descartes’ın
Metot Üzerine Konuşma adlı eserinin girişine şöyle başlar: “Le bon sens est la chose du monde la mieux partagée..."
Neden en eşit dağıtılmış şeydir? Çünkü kimse aklından şikayetçi değildir, hiçkimse ben bir geri zekalıyım diye kendini yerden yere vurmaz. Aslında bu çeviride akıl diye çeviriyoruz ama işin temelinde sağ duyu yer alıyor. Çevirilerde de genelde sağduyu olarak ele alınır. Ama toplum içindeki standart birey daha rahat anlasın diye sağ duyu yerine, akıl sözcüğünü tercüme edenlere de lafım yok, orası ayrı.
Descartes'in aslında şöyle kitaplarını okuduğumuzda değişik bir düşünme biçimi olduğuna vakıf oluyoruz. Hele ki döneminde böyle bir düşünce yapısı ile yazmak ve hareket etmek Uber olağan dışı denilebilir. Fakat şunu da gözden kaçırmayın, zaman zaten bir Descartes çağırıyordu. Aydınlanma zaten buna mecbur kılıyordu, buna gebeydi. Ha Descartes olmasaydı Franc de Guillermo olurdu ama yine de olurdu.
Descartes'in kitaplarının her sayfasında inanın alıntı niteliği taşıyan bir cümle bulursunuz. Yine aynı kitapta yani
Metot Üzerine Konuşma adlı eserinde şöyle bir cümle kuruyor: "...iyi kitaplar okumak, geçmiş çağların en özel insanlarıyla sohbet etmek gibidir; aslına bakılırsa bu yazarların yalnızca en iyi fikirlerini gözlerimizin önüne serdiği, iyi hazırlanılmış bir sohbet gibidir”
Sırf gezmek olsun diye orduya katılmış olan bu rasyonalist şövalyesi bize bilgi edinmede şüphe ile ilgili bir metottan bahseder. Şüphe etmek insanın Varolma nedenidir. O yüzden cogito ergo sum demiştir. O yüzden düşünmek var olmak için bir Önceldir.
Descartes her şeyden şüphe edilmesi gerektiğini vurgular ama şüpheden bile şüphe etmemiz gerekirken şüphe edilemeyecek tek bir bilgi vardır o da Tanrı’nın bilgisidir.
Descartes dönemin ana akım düşüncelerine ters birkaç düşünceye de sahipti ama korktuğundan bunu dile getiremedi. Kral ve kraliçe'ye de biraz yağ çekmesi de bundan mütevellit olabilir.
Arkadaşlar ben Aristo'yu da seviyordum ilk başlarda, sonra bir hoca çıktı(prof) nefes almadan Aristo güzellemesi yapıyordu. Aristo aşağı Aristo yukarı Aristo şöyle Aristo böyle. Bu bir dersinde hiç alakasız bir şekilde Aristo'nun
Poetika'sını ders kitabı yaptı. Kitap hacim olarak biraz az ama içinde dönemine göre çok şey barındırıyor ve Ortaçağ'da da yasaklı kitap. Umberto Eco' nun
Gülün Adı adlı kitabı okuyan ya da aynı adı taşıyan filmi izleyenler önceden bir uyandı.