Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gerçekçiliğin Tarihi’nde Boris Suçkov, gerçekçiliğin “yaratıcı bir yöntem olarak, insanın entelektüel gelişmesinin belli bir evresinde, insanların doğayı ve toplumsal gelişmenin yönünü anlamaya zorlandıklarını duymaya başladıkları bir zamanda, önce belli belirsiz vahşi tutkulardan ya da tasarlanmış bir tanrıdan gelmediğini, bunların gerçek ya da doğrusu, maddi nedenler tarafından belirlendiğini kavramaya başladıkları zamanda ortaya çıkmış tarihsel bir fenomen” olduğunu söylüyor. “Sanat ve edebiyatta gerçekçi yöntem, toplum üyelerinin, toplumsal ilişkiler mekanizmasının çalışmasını belirleyen temelde saklı kalmış güçleri ele alma göreviyle karşı karşıya kaldıkları zaman ortaya çıkmıştır.” Yine Suçkov’un sözleriyle: “Gerçekçilik günlük hayattan yola çıkarak işe koyuldu. İnsanın çevresinde gördüğü hayatı tasvir edişine facetia’lerde, fabliaux’larda, schwanke’lerde, daha sonra da XVI. ve XVII. yüzyıl halk ayaklanmalarının, köylü isyanlarının ve kanlı din savaşlarının mayasıyla yoğrulmuş pikaresk romanlarda rastlayabiliriz. Ne var ki, bunlar kelimenin tam anlamıyla gerçekçilik değil, gerçekçiliğe bir başlangıçtır… Antik, Gotik, Barok ve Rokoko sanatının yazılarında ya da klasikçi yazarların yapıtlarında gerçekçiliğin izlerine rastlanabilse de toplum ve birey hayatının tüm karmaşık ilişkileri içinde incelenişine ancak gerçekçilik ile başlanabilmiştir.”
Sayfa 27
25 görüntüleme
Emirhan okurunun profil resmi
“Gerçeklik, dünya ile insan düşünce ve duygularının tasvirini bütün sanatların ve edebiyatın içeriği olarak kabul edip bunu bir ilke haline getirmekle, yalnız gerçekliğin düz bir kopyası olma durumuna değil, insan doğasının amaçsız tutkuların bir oyun yeri gibi öznel bir şekilde ortaya konması durumunun da üzerine çıkmış oldu. Gerçekçilik, insanı içinde yaşadığı ve hareket ettiği toplumsal çevrenin dışına keyfi bir şekilde çıkarmaz, tam tersine, gerçek çelişmeleri için toplumsal ilişkiler diyalektiğini algılamaya ve çizmeye çalışır… Gerçekçi bir yazar ya da sanatçı, gerçekliği ne kadar yakından çizip, yapıtındaki olaylar arasında geçen ilişkileri yakından araştırırsa, gerçekliği yeniden ortaya koyuşu da o kadar canlı ve inandırıcı olur; çünkü kendisi gerçekliği yalnız coşkusal bir şekilde algılamakla kalmamış, aynı zamanda onu yorumlamış ve genelleştirmiştir de.”
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.