Gönderi

208 syf.
10/10 puan verdi
·
23 saatte okudu
Alexandre Dumas gerçekten dünya çapında en sevdiğim yazarlardan biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Çoğu büyük yazarda eserlerini yazılan veya tavsiye edilen sıraya göre okurum ama direkt Monte Cristo Kontu'na geçerek bir istisna yapacağım, aldığım zaman okuduğum ilk sayfalardan ne kadar akıcı olduğunu biliyorum. İnsanı kısa sürede içine çeken inanılmaz akıcı bir dili var bana kalırsa Alexandre Dumas'nın. Eserlerini tarihî olaylarla harmanlanması da büyük bir artı. Fransa tarihinin bir nevi temsil edilişinden ziyade hayalet hikayelerine odaklanacağım açıkçası. Bana kimi yönleriyle Frankenstein'ı okuyormuşum gibi hissettirdi. Mösyö Ludre'yi Victor Frankenstein'a benzettim ve herkesin bir akşam yemeğinde toplanıp hayalet hikâyeleri anlatmaları da bana Frankenstein'ın yazıldığı ortamı hatırlattı. Anlatılan hikâyelerin hepsini ayrı ayrı çok sevdim. Elimden bırakamadım. Dumas'nın kendisinin de böyle olayın içinde olması yine hoşuma giden bir detaydı. Özellikle bahsetmek istediğim hikâye ise en sona kalan Madam Gregoriska'nın hikâyesi. Solgunluğu bana bir şeyi hatırlatmadı ama Macarlardan bahsetmeye başladıkları anda bunun ucunun vampirlere dayanacağına emindim, nitekim öyle de oldu. Madam Gregoriska'nın Karpat Dağları'na yaptığı yolculuğun başları bana fazlasıyla Dracula'nın Jonathan Harker'ının yolculuğı gibi hissettirdi. Hikayenin kalanının ise özellikle yazıldığı ve olayların yaşandığı dönem göz önünde bulundurulursa fazlasıyla hoş olduğunu söylemeliyim. Oscar Wilde gibi bir gün Alexandre Dumas'nın da tüm çevrilen eserlerinin kütüphanemde olmasını çok istiyorum. 5/5
Binbir Hayalet
Binbir HayaletAlexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019624 okunma
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.