Ne demiş Nuri Pakdil: "'Ben eve portakal aldığımda kasayla alırım dayanamayanlar çürür"'.. neden bu cümleyle başladım bilmiyorum :) Ama bildiğim bir şey var hayatımın en uç noktalarında bile hiç tanımadığım bu insanların ayak izi var. Tanışıklığı kan bağı sayan ben; yeri geldi yıllar önce yaşamış bir yazarla, bir kitapla, karanlık bir gökyüzüyle ruhumun eşsiz tanışıklığına tanıklık ettim. İncelemelerinizde sizin de aynı duyguyu paylaştığınızı görmek çok güzel. Ayrıca 21. yüzyıl insanı olarak fazla mı hassasız diye sormuşsunuz hocam. Hassasiyetten değil de gittikçe birbirimize yabancılaşmaktan muzdaribiz bence. Yoksa kim Ahmet Arif "Güzel günler göreceğiz" deyince yaprak yaprak dökülen ömründe baharın kıymetini anlamaz ki? Veya bulutları bembeyaz olarak gören kim "Bulutların rengi mavi-beyaz mıdır, kurşuni-külrengi mi yoksa?" diyen Şükrü Erbaş sayesinde bakış açısının ne kadar sığ olduğunu fark edip gökkuşağından bulutlar yapmaz? Bilemiyorum belki de fazla hassasızdır.. :)