Şehrin manzarası çok değişmişti. Dünyanın her milletinden işgal askerleri, Karadenizden gelen vapurların şehre her gün döktü Beyaz Ruslar, her cinsten kavim kıyafeti, eski payitahtı bir nevi kadîm İskenderiye‘ye, ırkların ve medeniyetlerin birbirine karıştığı ve kaynaştığı devirlerin o büyük yol uğrağı şehirlerine benzetmişti. İstanbul, Kırım Muharebesinden beri bu kadar çeşitli ve karışık bir manzara almamıştı. Fakat doğrusu istenirse Kırım Muharebesi’nin şehre getirdiği değişiklik de bunun yanında ehemmiyetsiz kalırdı. Örfü ve âdeti için çok kıskanç, muayyen hadleri geçişte hemen infilâka hazır, imparatorluğun hiyerarşisine ve haysiyetine, hatta ihtişamına hasip Abdülmecit devri İstanbul’u ile çözülüş devrinin bu müdaafasız, kolları bağlı İstanbul’u arasında münasebet bile yoktu. Burada hayat bakıma göre ancak müsaade edildiği nispette bizimdi. Bu değişiklik para işlerinde de görünüyordu.