Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yenilmeyen, Yegane Galip: El-Kahhâr
Rabbimizin kahrını hatırlatması aslında bir hidayet çağrısıdır. Ama hidayete davet, kahrı hatırlatarak başlamaz, öncelikle akla ve duyulara hitap eden deliller gelir. (Rad, 13/16) Allah'ın indirdiği Kur'an'da ve kâinatta sergilediği delillerde Allah'ı bulanlar hakikate saygıdan doğan teslimiyetle Allah'a boyun eğerler. Bu işe yaramadığında Rabbimiz bize geçmişte yaşanmış çeşitli afet ve belaları hatırlatarak ikaz eder. Bu meyanda Kur'an-ı Kerim'de anlatılan helak kıssaları kahrın evrensel tarihi gibidir. Rabbimizin velimiz olduğunu hatırlarsak bu ikazları dehşet veren korkutmalar olarak değil; bir dostun gidişatınızdan duyduğu endişeyle bizi akıbetimiz konusunda uyarması olarak görürüz. Bu açıdan bakıldığında kahrın arkasında tüm varlığı rahmetiyle kuşatan (Araf, 7/156) Allah'ın lütuf ve merhameti dahi gizlenmiş olabilir. İkazlar işe yaramadığın da sıra adaletin icrasına gelmiştir. İşte bu noktada bazen adalet; zelil kılan, sınırsız bir güç (kahr) olarak tecelli eder. Bu nedenle Allah Teála'nın Kahhar oluşu kimileri için tehdit, kimileri için tesellidir. Bize düşen safımızı belirlemektir.
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.