Bazı olayları yazgının bir parçası olarak algılama eğiliminin ardında ne yatıyor? Belki de tam zıddı, yani bilinmezliğin uyandırdığı kaygı; yaşamımızda anlama dair en ufak kırıntıyı yalnızca kendimizin yarattığını hissetmenin korkusu; yazılı bir kağıdın olmaması (ve dolayısıyla üzerine yazılmış bir yaz gının da); yaşadığımız ve yaşamadığımız olayların (uçakta kiminle tanıştığımız ya da tanışmadığımız gibi) onlara yüklediğimiz anlam dışında bir anlam ifade etmemesi, kısacası, öykümüzü anlatacak, dolayısıyla aşklarımızı teminat altına alacak bir Tanrı'nın olmayabileceğine dair bir endişe.