Çok çok uzun yıllar önce ürpererek ve şaşkınlıkla okuduğum bir kitaptır Sybil. Bildiğim kadarıyla dizisi de var ama izlemeye yüreğim izin vermedi açıkçası. Sybil gerçek bir yaşam öyküsüymüş. Çoklu kişilik bozukluğu ile ilgili. Sybil birbirinden farklı onyedi kişiliğe sahip bir kızdır, bu kişiliklerin ikisi de erkektir. Kişiliklerinden biri çok iyi resim yaparken bir diğeri camdan farklı tasarımlar üretmektedir. İlk kişilik bozukluğunu çocukken çok sevdiği büyükannesinin ölümünde yaşar. Büyük annesinin cenazesinde tabutla birlikte mezarın içine kadar iner; kendine geldiğinde okulda ve sınıfta ders dinlerken bulur kendini ama anlatılan konular çok farklıdır hiç bir şey anlayamaz çünkü üzerinden bir kaç yıl geçmiştir. Yaşı ilerledikçe sıkıntıları devam eder; misal aslında mütevazı bir hayat sürerken kendini vamp bir kadın olarak bir otel odasında bulur oraya neden geldiğini hatırlamaz. Ve terapi almaya karar verir. Terapiye giderken de her seansta farklı bir kişilikle çıkar doktorun karşısına. Bu seansların sonunda doktorun da çabaları sonunda, Sybil 'ın bebekliğinden itibaren annesinin işkencelerine maruz kaldığı anlaşılır. Yirmili yaşlarımın başında benim için çok trajik bir okuma olmuştu. Sonra çoklu kişilik bozukluğu ile ilgili başka kitaplar da okudum ama hiç biri Sybil kadar etkilemedi beni. Şimdi okusam ne düşünürüm bilmiyorum ama tekrar okur muyum ? Sanmıyorum. Okuduktan sonra bir kaç arkadaşıma okumaları için vermiştim iki tanesi dayanamayıp yarım bırakmıştı. Bence yarım bırakılacak bir kitap da değil; benim her şeye rağmen iyi ki okudum dediklerimden. Sybil, bana akıl sağlığı ile beden sağlığının çok farklı olduğunu öğreten kitaptır. Bedenimizle ilgili sağlık sorunu yaşadığımızda doktora gitmemiz daha kolay olur ama akıl sağlığı ile ilgili sorun yaşandığında önce o sorunu kabul edebilmek önemli ve tedavisi gerçekten çok daha zor ...

SybilFlora Rheta Schreiber · E Yayınları · 2001441 okunma

·

22 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Özlem