Bir söz okumuştum, "Acı duyabiliyorsan canlısın, başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın." Ne ince bir ayrım değil mi? Tıpkı nefes almakla yaşamak arasında olduğu gibi.
"Mübadele"
Sözlük anlamıyla değiş tokuş, takas.
Ne kadar basit bir kelime değil mi?
Kimi sözcüklerin ağırlığını yaşayana sormak gerek... Lozan Antlaşmasından sonra Türkiye'de yaşayan Yunanlar ile Yunanistan'da yaşayan Türkler zorunlu yer değişimine tabi tutuluyor. Peki ya yıllarca oraya saldıkları kök? Orada kurdukları dostluklar, arkadaşlıklar? Kolay mı her şeyi geride bırakıp gitmek? Uğruna Çanakkale'de Kafkaslarda savaştığı ülkeden "sen bir yabancısın," denilerek çıkarıp atılmak?
"Bir yaşlı insan toprağından ayrılırsa o çok yaşamazmış." (s. 245)
Bir çiçek bile toprağını değiştirdiğinizde yerini yadırgıyor, insan yadırgamaz mı?
Gazap Üzümleri diye bir şaheser var, eminim okumuşsunuzdur. Ayrılık vakti gelmiştir ama Joad dede doğup büyüdüğü topraklardan kopmak istemez. Çünkü bilir kökünün her toprakta salınamayacağını. Kimi yeni başlangıçlar ölümle eşdeğerdir: "Ancak yeni doğan bir bebek baştan başlayabilir. Sen, ben... biz artık geçmiş zamanız." Eserde olan da bunun gibi, hatta çok daha fazlası. Üç bin yıldır var olduğu topraklarda artık olma denilen insanların hikayesi... Ve savaşta sırtında taşıdığı, ölümden kurtardığı komşusunun, sen artık bizden değilsin, deyişi.
"Savaş icat eden görmesin cennet." (s. 286)
Ne der
William Shakespeare, "Yarayla alay eder, yaralanmamış olan." Acı dünyanın her yerindeydi. Ateş düştüğü yeri yakıyordu ama dünyada her yere düşebilecek kadar acı vardı. Herkes bir yerinden yaralıydı. "Kaç insanı gördük yaralanmamış." Ve bana öyle geldi ki Yaşar Kemal yüreğinde bu yaraların hepsini taşıyordu. Biz onu Çukurova betimlemeleri ile bilirdik. Ama Sarıkamış'ta donan insanların, çöllerde çürüyen insan kokularının betimlenmesi "bir insan yaşamadan nasıl böyle anlatabilir," dedirtti. Onunla Sarıkamış'ta dondum, iliklerime kadar buz tuttum. Onunla çöllerde çürümüş insan kokuları arasında dolaştım. Ve hiçbir koku burnumun direğini bu kadar sızlatmamıştı.
John Berger Yaşar Kemal için, "Onu okumak yaşamın kendisini anlamaktır," der. Ve hatta belki de yaşamın ötesini anlamak... İnsan nedir? Kimdir? Yıllarca aynı yerde yaşadığı insan ülkeden giderken mallarını ucuza almaya çalışan mı? Acının dili, dini, rengi var mıdır? Kimi acıları anlamak için yaşamak mı gerekir? "Vicdanımız başkalarına verilen acının hiç farkına varmaz, ta ki bize de acı verdiği bir noktaya ulaşana dek," der
İnsan Nedir? isimli eserinde. Ama her şeyi tecrübe ederek öğrenirsek bedeli çok ağır olmuş olmaz mı?
Karınca Adası umudun adası oldu benim için. Sığınak bildim. O adaya gelen Poyraz Musa ise yüreğimin Robinson'u. Eserdeki her insanda ayrı bir romanı tattım sanki, ayrı bir hayat yaşadım. Vasili oldum gelmeyeni bekledim, kaptan oldum umutla göç ettim. Okuduğum her isimde küt küt attı yüreğim, Mustafa Kemal'i gördüm vuruldum, "... koskoca vatan kurtaran, kaplan yürekli, aslan yeleli, deniz gözlü, güneş saçlı Mustafa Kemal..." Ah Mustafa'm. Mustafa Kemal'im. Hangi kitapta adını görsem mutluluk doluyor içim.
"İnsan hiç üstüne gün doğdurur mu?"
Okurken yer yer, acı acı gezdim. Bazen Sarıkamış bazen Çanakkale'deydim. Fırat Nehri'ne aktı kanım Yezidilerle. Ege adasında kökümün olduğu topraklardan sürüldüm. Kovalamaca oynadım Karınca Adasında Poyraz Musa ve Vasili ile, gün bitmeden eserin sonuna geldim. Üstüme gün doğmamıştı incelememe başlarken, şimdi gün yükseliyor. Yalnızca okurken değil yazarken de kapılıp gittim.
Eser bitse de yüreğimde bıraktığı acı daim olacak. Kapıldığımız kitaplarsa, kurtaranımız olmasın.
Sen anlattın biz her acıyı yaşadık Mikail hocam.Vatan hasretini,savaş ve onun arkasında bıraktığı acı ve çürümüşlüğü sadece sanırım bu incelemede günün aydınlığı yine ATAMIZ oldu. Güneş saçlarıyla, savaş acısını yaşadık ama yurtsuz kalmadık.Çok şükür 🇹🇷
Hocam kaleminize sağlık.
Çok içten, resmen yaşayarak yazılmış bir inceleme.
Rahmetli babannem derdi ki, üzerinize gün doğmasın.
Ve bu sözü ömrüm boyunca tutacağım inşallah.
Savaş icad edenler gerçekten hocam
Cennet yüzü görmesinler.
Dünyada çocuklar ve kadınlar ölüyorken.
Nasıl yüzümüz gülecek.
Ancak okuyabildim. Sabahtan beri vakit kolladım incelemeni hakkıyla okuyabilmek için. Senin incelemelerini okumak benim için çok kıymetli hem okuduğun kitabı çok güzel anlatışın hem başka kitaplarla daha da derinleştirişini hep keyifle okuyacağım. Bu platformda inceleme yazsa da okusam diye beklediğim tek kişisin. Kalemine fikrine sağlık.
Ve Yaşar Kemal okumaya bu kitabıyla mı başlamalıyım sence? İncelemen çok etkiledi.
Yaşar Kemal' i genellikle Çukurova, pamuk tarlaları gibi betimlemeleriyle tanır ve okurken kitabın içinde hissederdim iliklerime kadar kendimi, ancak bu kitabını bilmiyordum, en yakın zamanda okumalıyım, sayenizde merak ettim
Hocam yine çok çok güzel bir paylaşım olmuş, bitmesin devamı daha da gelsin diye okudum, o kadar güzel dile getirmişsiniz ki gerçekten yürekten tebrik ederim sizi. Saygılarımla...