1962-Cezayir'in bağımsızlığını kazanmasına günler kalmasına rağmen kaos ortamı ve bu hengamede kaybolan 3binden fazla kişi.Bu kişilerden biri de yazarımızın babası.Katledildiyse naaşı nerede,yaşıyorsa hani?Yok.
Kayıptan 20yıl sonra Fransa'dan Cezayir'e dönüp araştırmaya başlıyor yazarımız.Kız çocuğu iken babasını nasıl hasretle beklediğini,annesinin resmi makamlarla yazışmalarını ve hep geçiştirilişini,annesini daha da üzmemek adına giderek suskunlaşan bir kız çocuğuna dönüşmelerini okuyoruz.Babasının vaktizamanında annesine gönderdiği mektupları okuyabilmek ve yazılanlara sığınmak için bir acele okumayı öğrenmiş yazarımız.Çok acı.
Kendi hayatımla paralellikler kurdum,kitaba kapıldım diyebilirim.Dönmeyecek olanı beklemek çocuk yüreği ile.Kapı çalsa babası diye koşmak.Anneyi üzmemek için sessiz ağlamayı öğrenmek.Fotoğraflardan dünya kurmak.Yüreğinde oyun kurup oynamak.Koku ve ses kavramları üzerinde bikaç yerde durmuş yazar.O kadar iyi anlıyorum ki...
Ben küçük bir kız çocuğu değilim ama yine de hazırlıksız yakalandım bu kitaba.Ya da hâlâ öyleyimdir...Bir yanımla...Donup kalan.