"İyi ama korkmuyor musunuz?” diye soruyorum.
“Ölümden korktuğumdan daha fazla, yaşamaktan korkuyorum,” diyor. "İnsan benim kadar yaşlanınca ölümden korkmayı bırakıyor."
Kaç yaşında olduğunu sormuyorum, belki benden bir yaş daha gençtir.
"Gerçeği söylemek gerekirse," diye sürdürüyor konuşmasını, “artık kürekleri bırakacağım için seviniyorum. En gerekli olanlar dışında sahip olduğum her şeyi dağıttım, şimdi, buraya yıldırım düşecek olsa; 'Gel, al beni, hazırım!' diye seslenirdim."