Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

O zamanların İstanbul'unda medrese, icabında Saray'a veya Babıâli'ye karşı kullanılabilecek büyük bir kuvvet unsuru idi. Ikinci Mahmut devrinde adı bile geçmeyen "talebe-i ulûm", Tanzimat tan sonra Saray'ın, vezirlerin sık sık müracaat ettikleri, kâh İstanbul efkáriumumiyesini avlamak için kâh ferdi sivasetlerini zorla terviç ettirmek için harekete getirdikleri bir muvazene åmili olmuştu. Abdülaziz devrinin sonlarında ise adeta devlet hayatını kendiliğinden kontrol eder bir hâle gelmişti. Onun için paşaların çoğu bu kuvveti kollamak, kendi aleyhinde yahut devlet aleyhinde harekete geçmemesi için onu tutmak zorunda kalıyorlardı. Devlet dizgini Ali Paşa'nın sıkı ellerinden çıkınca İstanbul'un iç hayatına medrese hâkim olmuştu. İslâm âleminin geçirdiği buhran, Cemiyet-i Tedrisiye-i Islamiye'nin faaliyetleri, yeni fikirleri benimsemiş birçok büyük bilginlerin mevcudiyeti, adeta ihtilalci adı verilebilecek bir yığın müderris, onun bu devirde cemiyet meselelerini menfi tarafından tutmasına engel oluyordu. Bu yüzden, yenilik taraftarn paşalar, bu kuvvetin başka ellere geçmemesi için çok uvanık duruyorlar, onu hem başıboş bırakmıyorlar hem de kontrol sayesinde bu kuvvetin kendi fikirleri aleyhinde bir hareketin den çekinmiyorlardı.
Sayfa 74 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.