Aciz anlarında, ruhunu sık sık yakalayan derin yeis, hiç sevmediği miskin ve karanlık bir hassasiyet, benliğine çöktü. Böyle zamanlarda hiçbir şeyi muhakeme edemez, mantığı dağılır gider. Gözleri kararır, kulakları uğuldar, etrafında ışıklar, çizgiler ve sesler birdenbire silinip gaip olarak, onun dışarı dünya ile alakasını keserler; o zaman, kızgın kafasının içinde, çığırından çıkmış binlerce duygunun, intibaın köpürdüklerini, kaynadıklarını ve hiçbir yere boşalamadıkları için beynini yaktıklarını, şakaklarını kızarttıklarını hissederlerdi