Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sosyal olarak tiranlığın en yıkıcı sonuçları, belirsiz ve resmî olmayan yönetici sınıfı görevlilerince yapılır; mutlak monarşiler tarihinde en kötü günahları işleyenler kralların sevdiği insanlardı. Mutlak bir hükümdar bile imajını halkın öfkesinden korumak amacıyla, bir tür adalet görüntüsü sürdürüyormuş gibi yapma ihtiyacıyla haklarını kısmen sınırlardı. Fakat hükümdarın keyfi olarak sağladığı lütfuna mazhar olan kişiler, bu sınırlamaların herhangi biri olmaksızın, gücün tüm ayrıcalıklarını ellerinde tutardı. Güç uğruna, gücün en kötü savunucuları bir kraliyet çevresinin çabuk yükselenleri, dalavere çevirenleri, dalkavuklar, arkadan hançerleyenler, mevki heveslileriydi. Bu, kendileri için bir fırsatı açık tutan herhangi bir politik sistemde geçerlidir; mutlak bir monarşide, totaliter bir diktatörlükte, karma bir ekonomide. Bugün bu ülkenin entelektüel alanında gördüğümüz şey, siyasi gücün en kötü dışavurumlarından biridir: gözde kişilerin, resmi olmayan imtiyazlıların (hükümet gücü olan, fakat hükümet sorumluluğu olmayan özel grupların) yönetimi. Onlar sık sık aralarında kavga çıkararak grupları değiştirir, gruplar arasında gider gelirler fakat yabancılara karşı tek vücutlardır. Anlık lütufları yakalamak için kapışırlar, statülerini tam olarak üyeleri, rakipleri veya yüzlerce Kongre üyesi ve binlerce bürokrat arasındaki özel hamileri bilmez; bu hamiler şimdi bu Frankenstein'ın canavarlarına şaşırmakta ve onlardan korkmaktadır. Objektif kuralları olmayan başka herhangi bir oyunda olduğu gibi, burada da başarı ve güç, havlayanlara (basın kuruluşları) ve blöfe bağlıdır.
Sayfa 24 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.