O bizim değişmez kaderimiz ve varlıkta muhteşem hakikatimizdi. Kaçışı olmayan, kurtuluşu bulunmayan bir keder veya sevinç... Bir yerde susmak gibi, ama bir yerde konuşmak kadar edebi hakikat... Başa gelecek olan; bir kez ve tek başına... Zaman öldükçe ölümün zamanı da yaklaşmaktaydı artık.