Marmara’nın birer siyah gergedan gibi uyuyan adaları, denizin kurşunimsi maviliğine batan bu canlı arz ve uzaklardan geçen güneşin pembe, eflatun, inci renkleriyle rüyalı tülleriyle renklenen ufuklar! İşte bu yeni doğan parlak sabahla beraber bende bir şey doğuyor, ben bütün bunların bir parçası gibi bir şey oluyorum. Ve içimde artan hayatın tarlalardan, denizlerden mi, yoksa benim ruhumdan mı geldiğini bilmiyorum.