Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İyilik, ilk öğretilendi. Ancak gerçek değildi. Yaratılması olanaksız eserler gibi, iyilik de bilinen boyutlar dahilinde var olamayacak kadar hayaliydi. Ancak bir yerlerde iyiliğin olduğuna inanan ve defalarca hayal kırıklığına uğramaktan mahvolmuş olan insanların yersiz çabaları, kendilerini tanımalarını engelliyordu. Savaşlar, ihanetler ve yalanlar insana aitti. Ve pişmanlık ya da komşunun hayatını eleştirmek, iyi olmaya yetmiyordu. Hiçbir şey, iyi olmak için yeterli değildi. Çünkü dünya ve insan eti, iyilikten yoksundu. İnsanlık, çizginin diğer tarafındaydı. Ancak iyilik ve kötülüğü ayıran sınıra o kadar yakındı ki, iyiliğin ne olduğunu biliyor, ancak hayata geçiremiyordu. Vicdan kelimesi ve duygusu, sınıra yakın olmaktan kaynaklanan bir sahtelikti. İnsan, iyiliğe yakın olan bir kötüydü. Bu gerçeğin insan tarafından öğrenilmesinin zamanı gelmişti. Erişemeyeceği bir huzuru sürekli arzulamaktan vazgeçmeli ve kendisiyle çelişmekten delirmeye son vermeliydi. Gelişimini engelleyen yüksek amaçlara sahip olmayı bırakmalı ve iyiliğe ulaşmak yerine, içindeki kötülüğü dizginlemeyi öğrenmeliydi. Çünkü her ne kadar yakın olsa da, iyilikle arasında asla aşamayacağı bir duvar vardı ve o duvara çarpıp parçalanmaktan vazgeçemiyordu. Her çarpışmada sınırdan daha da uzaklaşıyor ve kötülük topraklarının merkezine yaklaşıyordu. Ne yarattığı dinler ne ahlak ne de yasalar. Hiçbiri işe yaramıyordu.
Sayfa 149Kitabı okudu
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.