Aslında biz bu yaşamın güzel olduğunu düşünmüyorduk bile artık; o kadar alışmıştık ki, yaşayıp
gidiyorduk işte. İnsan her gün gördüğü denizin, evinin önündeki kayanın üstüne konan martının güzel
olduğunu düşünmez. İki tarafı ağaçlıklı toprak yoldan yürürken, tepede buluşup birbirine girmiş olan
dalların nasıl bir gölgelik yarattığını, akşam sefalarının bir mucize gibi birden açıverdiği bahçelerdeki alçak sesli sohbetleri, bazı evlerden belli belirsiz duyulan aşk fısıltılarını da. Bunları sadece yaşar.