Onyedinci asrın İngiliz filozoflarından Hobbes ve onsekizinci asırda Jean-Jacques Rousseau, cemiyetin sözleşme (mukavele) ile kurulduğunu ileri sürdüler. Hobbes'a göre ilk insanlar, aralarında sürekli olan ve aynı şeyi iki kişinin elde etmek istemesinden doğan harbe nihayet vermek için sözleşme yaptılar ve cemiyet kurdular. Rousseau'ya göre, insan zekasının kendiliğinden inkişafı, insanları birlikte çalışmaya sürükledi; aralarında sözleşme yaparak tabiat halinden cemiyet haline geçtiler. Tabiat halinde saf kalpli, mesut ve samimi olan insan, cemiyet hayatında hem saadetini, hem de faziletini kaybetti. Cemiyet ferdi çürüttü, hürriyetini öldürdü, onu zincirledi. İnsanın tabiat halindeki dostluk ve merhamet duygularına karşılık, cemiyette harp ve huzursuzluk doğdu. Alicenaplık yerini hile ve hasetlere bıraktı. Rousseau'ya göre, cemiyet hayatında bedbaht olan insan için yalnız bir kurtuluş yolu vardır, o da yeniden tabiata dönmektir.