Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Para ve namus
“İyi ama, bakkal şekeri, kuru fasulyeyi, nohudu, mercimeği, kasap eti; fırıncı ekmeği şerefle şanla vermiyor ki, para istiyor, parraaa!” İlk bakışta kadın haksız değildi şüphesiz. Gerçekten de bakkal şekeri, kuru fasulyeyi, nohudu, mercimeği; kasap eti; fırıncı ekmeği şerefle, şanla vermiyor, para istiyorlardı. Doğruydu. Yanlış olan, paraya önem verenlerin, paraya değil, şerefe şana önem vermemeleriydi. İşte Murtaza'yı çileden çıkaran nokta da buradaydı! Bütün vatandaşlar paraya değil, şerefe, şana, namusa tapmalıydılar. O zaman para değerini yitirir, esnaf şerefi, şanı makbul tutar, zamanla da şeref, şan, namus paranın yerini alırdı ki, “cahil halk” para kazanmaya değil, şeref, şan kazanmaya bakar, millet topyekün şeref, şan ve namus sahibi olurdu. Bu da bütün vatandaşların “çelik bilek, tunç yürek”li olmalarını sağlar, bu sağlanınca da düşmanlar ürker, yurda saldırmayı göze alamazlardı.
Sayfa 122 - Everest Yayınları 20. Baskı, Nisan 2013.Kitabı okudu
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.