Gönderi

1964 yılında, yine Ali Fuat Başgil'e karşı yazdığı “Uydurma Milliyetçilik" başlıklı yazıda Atsız, örneklerle açıklık getirir: "Karışmada, karışanlardan hiçbirinin özelliği ötekilerden belirli bir şekilde üstün olmaz. Hepsinden bazı şeyler alınır. Dillerden üstün geleni de asliyetini kaybedip yapı değişikliğine uğrar. Fransızlar böyledir. Kelt (yâni Goluva) yığını üzerine Lâtinler (yâni Romalılar) gelip karışmış, Keltler ağzında iyice bozulup değişen Lâtinceden çıkma kaba bir dille konuşan bir halk peyda olmuş, bundan beş yüz yıl sonra da Cermenler (yâni Almanca konuşan Franklar) gelerek yeni bir karışma daha olmuş, Goluvalar zamanında kumralken, Lâtinlerle karıştığı için iyice esmerleşen halkın terkibine sarışın bir unsur daha katılmış, bunların kaynaşması da dört asır kadar sürerek, dokuzuncu asırda yeni bir millet ortaya çıkmıştır. Bu millet, adını Franklardan, dilini Lâtinlerden, mizacını da Goluvalardan alan bir topluluktur. Bu, bir karışmadır." "Eritmede ise, bir büyük yığın, küçük yığınları yutar, kendisine benzetir ve bir müddet sonra eriyenden hiçbir şey kalmaz. Çin'i ve Hindistan'ı alan Türklerin başına gelen budur..." "Örnek vermek gerekirse, şöyle diyebiliriz: Bir bardak suya iki çorba kaşığı limon suyu ile yirmi gram şeker karıştırılırsa ortaya çıkan şey ne su, ne limon, ne de şekerdir. Az çok hepsinin özelliklerini taşıyan limonatadır. Fakat bir bardak suya beş damla limon suyu veya bir gram şeker karıştırılırsa, suyun lezzeti ve mahiyeti değişmez. Terkibinde limon veya şeker olduğunu anlamak için kimya tahlili lâzımdır."
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.