Bu kitabı -hatırladığım kadarıyla-Kore'deyken okumuştum. Sanırım "tuzsuz ve lapa pilav yemeye alışmış, bunu yemek kültürü olarak benimsemiş bir ben"e bu yüzden normal gelmiş demek ki :D
'Abartılmış'lık durumu her zaman mümkündür. Dinlerin ya da ideolojilerin sahiplendeikleri insani güzellikleri hiçbir din ya da ideoloji öngörüsü olmadan, ama hiçbir inancı da aşağılamadan anlatması onu bunca kişinin sevmesine sebep oldu. Üstelik çok karmaşık konuları yalın bir üslupla anlatabilmesi de başarısıdır.
Bu düşüncelerinizi okuyunca aklıma sadece önyargıyla okunmuş bir kitaba karşı yapılmış bir olumsuz eleştiri ve dikkat çekme çabası hissetirdi bana. (benim bile dikkatimi çektiniz. Çünkü bu güzel kitabı bu şekilde eleştirmenize dayanamadım:))
Öncelikle şunu söyliyim ben kitaptan çok etkilendim ve beni harekete bile geçirmişti.
Ayrıca bir kitaptan herkes aynı hissiyatı alamayabilir. Bu tamamen yaşantısı ve tercübeleriyle örtüşmesiyle de ilgilidir biraz.
Sizi anlıyorum ama size katılmıyorum. Bende Küçük Prens adlı kitap hakkında böyle düşünüyordum. Ama bana göre "saçma sapan" olan bir kitabın dünya çapında ünlü olmasını çok merak edip defalarca okudum. Sonunda 4. okuyuşumda neden bu kadar methedilmiş olduğunu çok iyi kavradım ve başucu kitaplarıma ekledim. Simyacı kitabını güzel bir yemek yedikten sonra tekrar okuyun derim. Midenizde mantığınızı etkilemiş olabilir. : )
Okurken, bende aynı tuzsuz pilav, limonsuz midye etkisini bırakan "Ferrarisini satan bilge" aklıma geldi. Bence kişisel gelişim türünün kitaplarından seçilmiş 1 kitap okunmalı sonrakiler rafa kaldırılmalıdır. Çünkü zaten yıllardır duyduğumuzdan, duymakta olduğumuzdan farklı bir şey söylemiyorlar.
Bu incelemeyi yazarken Ferrarisini satan bilge'yi düşünerek yazdım, biliyor musun? Eskiden okuduğum ve yarım bıraktığım belki de tek kitap olma özelliğini taşır o kitap. Hep bilge şunu gösterdi, o şunu yaptı... Bilge insan şöyle dedi, karşısındaki onun dediğini ilk kez duymuş gibi yaptı falan fistan. Yani bu aslında şey gibi biraz, bazı daha az adı duyulmuş mağazalarda çok daha güzel ve işlevsel olan giysiyi almak yerine sırf üzerinde "X" marka yazıyor diye o X marka giysiyi almak gibi.
2 sonraki yanıtı göster
bu kadar populer olmasinin sebebi hafif bir dille konuya giris yapmasindan dolayi bence. boyle hafif baslayip diger kitaplara yoneltiyor ben bu kitapta rahatsiz olunacak bir durum gormedim hic hala okudugum icin memnunum ilerlemem icin bir basamak olarak goruyorum.
Çok haklısınız, yıllar önce okumuş ve aynı şekilde hissetmiştim..."tuzsuz pilav, şekersiz tiramisu..." çok iyi tanımlamış... :)
Eleştirilerinizi çok ağır buldum. Sizin aksinize kitabı oldukça etkileyici bulmuş epey de etkilenmiştim. Hayat bir merdivene benzer ve her aşamada kendi gelişiminiz için ihtiyacınız olan kitap farklı olabilir. Size hitap etmemiş olabilir.Hatta bence kitaptan çok beklenti içine girip hayal kırıklığına uğramış olmanız da muhtemel. Ama bu kitap için bu sözler çok fazla.Kişisel gelişim kitaplarına pek benzediği de söylenemez,kişinin kendini bulmasını daha hikayesel bir dille ve oldukça yalın,akıcı bir üslupla anlatıyor.Ve bu kitabın gerçek tadını almak için şu yaşta bunca kitabı okuduktan sonra değil de daha başlangıç aşamalarında okumalı insan.İnsana okumayı sevdirecek,hayatı sorgulatacak bir kitap o seviyede.Bu yüzden ayrı bir yere koyarım bu kitabı.Popüler olduğu için değil bunu gerçekten hak ettiği için. Kitap gerçekten abartılmıyor.Sizin tat alamamış olmanız kitabın kötü,tatsız,tuzsuz olduğu anlamına gelmez.Hatta daha açık fikrimi belirteyim sizin gibi sağlam bir okurun da bu durumun farkında olmasını beklerdim.Bahsettiğiniz yazarlar muhteşemdir ama belli bir okuma birikimi gerektirler aradığınız kişisel gelişimi sağlamak için.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.