Selma'nın yüz güzelliği sıradan değildi: bir ressamın fırçasıyla ya da heykeltıraşın keskisiyle ölçülüp çizilemeyecek, kopyalanamayacak bir vahiy hayaline benziyordu. Selma'nın zarafeti altın sarısı saçlarda değil, onun ruhunu saran güzel ahlakında ve saflıkta; iri gözlerinde değil, onlardan yayılan nurda; kızıl dudaklarında değil, sözlerinin tatlılığında; mermer boynunda değil, başının hafifçe öne eğilmesindeydi. Kusursuz görünüşünde de değildi, ama yerler gök arasında beyaz bir meşale gibi yanan ruhunun asaletindeydi.