Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
9/10 puan verdi
·
20 saatte okudu
Üssüğün İbram, hemi de dinsiz ve kerhaneci. Deyyus. Anadolu şivesi ile yazılmış, harika ötesi bir kitap. On bölümden oluşuyor ve her bölümü kendini öyle güzel okutuyor ki, zaman kavramını dahi unutuyorsunuz. Aynı Anadolu gibi samimi, sıcak. Zulümdür İnsanoğlu… Sen “Bakır Çağı’ndan” beri insanlara hizmet et. Bir balya saman, az arpaya yıllarca
Yılkı Atı
Yılkı AtıAbbas Sayar · Ötüken Neşriyat · 20216,1bin okunma
··
187 görüntüleme
Tayfun okurunun profil resmi
BirK hanesi ne okuyacağına karar veremeyenler için Abbas Sayar güzel bir başlangıç olabilir. Kendisine bir şans verin ve yazarın harika dili ile tanışmayı ihmal etmeyin.
Bu yorum görüntülenemiyor
Tayfun okurunun profil resmi
İletişim ve ulaşım her devrin vazgeçilmez bir aracıydı. Günümüz şartlarında bu kadar hızlı bir iletişim ve ulaşım hayatı yaşarken geçmişte hiç bu kadar kolay değildi. Bunun için insanların yardımına bir takım hayvanlar destek oldu, evcilleştirildi. Geçmişten günümüze bakınca insanın yararına olan ve insanı büyük bir yükten kurtaran yegâne hayvan attır. Bu eserimizde bu sebeple kaleme alınmış, Anadolu insanımızın yaşam tarzı, kültürü ve şivesiyle emsalsiz bir eser niteliği taşımaktadır. Yılkı kelimesinin sözlüğümüzdeki anlamı; “sahibi tarafından yaban hayata bırakılan at ya da eşeklerin genel adıdır. Kışı beleşe getirmektir. Dönerse senindir hesabıdır.” Şu anki dönem için pek desteklemiyorsam da eserin geçtiği zamanı ve Anadolu’nun yoğun karlı kışlarını düşündükçe hayvan sahiplerini anlamaya çalışıyor ya da anlamak istiyorum. Yazarımız Sayar 1923 senesinde Yozgat’ta doğmuştur. Eğitim hayatının yanında çiftçilikle uğraşıp, toprağı tanıyan bir insan kişiliğine bürünmüş ve çok güzel şiir kitaplarına vesile olmuştur. Çiftçilik ile öğretmenlik mesleğini de layığı ile icra etmiş, iki alanında ortak kazanımı “sabır” ile öğrencilerini yetiştirmiştir. Benim nazarımda öğrenciler birer tohuma benzer, gereken ilgiyi ve alakayı göstermez, ahdine vefa etmezsen tıpkı birer tohum gibi kimi yiter, kimi biter. Eserin bu derece güzel olmasının nedenleri olarak Anadolu insanını çok güzel bir dille betimlemiş olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Gerek kullanılan araç ve gereçlere verilen işimler, gerek yaşayış biçimleriyle hiç köy hayatı yaşamamış birinde o güzelim hissiyatı hissettirebilecek kalitede bir yazım türüdür. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 temel eser arasında da barındırılan bu yapıt, 1970 TRT Roman Ödülü ile taçlandırıldı. Konuya baktığımız zaman hikâye Doru adında bir atın etrafında gelişen olaylarla başlamaktadır. Her şekilde sahibini memnun etmiş, çoğu kışı sahibinin ağılında geçirmiş ve elden ayaktan düşmeye yakın ise bir balya samanı çok gören sahibi tarafından yılkılığa çıkarılıp, doğaya salınmıştır. Bir nevi Doru’nun vahşi doğada yaşam mücadelesini ve maceralarını anlatıyor desek mübalağa etmemiş oluruz. Akıl sahibi insanlar için bile yaşam bu kadar zorken ve hayvanların ortak alanlarını bu kadar sahiplenip kirletmişken doğada onların yer bulması inanın benim tahayyül sınırlarımı zorlamaktadır. Okuduğun kitap Ötüken Neşriyat Yayınları’ndan çıkmıştır. Sayfa kalitesi yerinde ve dizgisinde herhangi bir sorun yoktur. Kitabın hakkında söyleyeceğim en kötü durum muhtemelen sayfa sayısının azlığı olabilirdi. Çünkü okudukça okurunu içine çeken ve asla bitmesini dilemeyeceğiniz türde bir eserdir. Kitap Anadolu insanımızı tanımak ve her şekilde mağdur olan hayvan sevgisini bünyemize aşılamak için okunmalıdır. Geleceğimizin mirasçıları evlatlarımıza da okutmalı, gerek Anadolu’muzu ve gerekse hayvan sevgisini nesiller boyu herkese aşılamalıyız.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.