Bu kitabı Cengiz Aytmatov etkinliği sayesinde okudum ve Okuma Delisi dostuma teşekkür ediyorum. Her ne kadar inceleme yapmayı beceremesem de birkaç satır bir şeyler yazacağım. Önceden belirteyim verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim.
Öncelikle kitabı özetleyerek başlayım. Kitabın başkahramanları Tolganay ve Suvankul'dur. Ve geçimlerini topraktan kazanıyorlar. Geçim demek ne kadar doğru bilemem çünkü onlar toprağı işlemekten zevk alıyorlar, kendi topraklarını benimsiyorlar ve sahip çıkıyorlar.
Ve bunlar evleniyorlar. Üç tane oğulları oluyor. Oğullarından Kasım Aliman denen bir kızla evleniyor. Sonra savaş çıkıyor ve gençleri savaşa çağırıyorlar. Ayrılmak ne kadar zor gelse de gitmek zorundalar toprakları için. Bir süre sonra Suvankulu'da asker olarak çağırıyorlar. Kadınlara düşen görev ise askerler yardım etmek, yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak.
(Özet gibi bir şey yapmaya çalıştım.)
Ana fikrine gelecek olursak toprak her şeydir, vatandır, candır desek doğru olur.
İncelememe sevdiğim birkaç alıntıyla devam etmek istiyorum.
"Bir çiftçi için mutluluk, kendi tarlasını sürüp ekmek ve ürün almaktır."
"Savaşın keskin baltası kendilerini de yıkmıştı, umutlarını da."
"Ekmek ölümsüzdür, iş de ölümsüzdür."
Kitabı okurken o kadar ağladım ki. Yıkıldım resmen...
Keşke daha önce okusaydım dedim. Okuyun demeyeceğim zaten okumazsanız çok şey kaybedersiniz...