Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

200 syf.
·
Puan vermedi
Yaşamının elinden kayıp gitmesini önleyemeyen, yaşamak istemediklerini yaşayan, istediklerini yaşayamayan Berber Hayri için yapılan şenliği anlatan Surname bende iz bırakan kitaplardan biri oldu. Surname zenginlerin düğün, dernek, sünnet gibi sevinçli olayları, eğlenceleri anlatan kitaplardır ancak Aziz Nesin’in Surname’sinde anlatılan Atilla İlhan’ın Mahur Beste’sinin “Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız” dizesinde anlattığı türden bir şenliktir. Yazarın anlattığı şenlik düğün-derneği anlatan sevinçli bir olay değildir. Şenlik; kendisine tecavüz eden ve yalvarıp yakarmasına rağmen yinelenen tecavüzlerini önleyemediği, dayanamaz hale geldiğinde bu adamın oğluna da aynı şeyi yapmaya çalışan, pişman olarak vazgeçen ancak çığlık atan çocuğu susturamayarak boğan ve bu yüzden idam cezası alan Berber Hayri içindir. Yazar, Berber Hayri’nin suç işlemesinden başlayarak cezaevindeki tutukluluğu ve idamına kadar geçen süreci anlatmaktadır. Anlatılanların arka planında idam cezasının yanlışlığı, anlamsızlığı, insani olmayan yönü vardır. Kişiyi suça iten nedenler, içinde bulunduğu psikolojisi, iyileştirmek için cezaevinde tutulan mahkumların haksız çıkar sağlamak için diğerlerine şiddet, baskı uygulayarak suç işlemeye devam etmeleri, cezaevinde cinsel isteklerinin doyumu için yapılan tecavüzler, insanların iki yüzlülüğü, kendilerini haklı gösterecek nedenleri yaratarak zulüm karşısında susmuş vicdanlar, adaletsizlikler, insan yaşamının bürokrasiyle sonlanması için yapılan çalışmalar, siyasi mahkumların adi suç işleyen mahkumlardan daha tehlikeli görülmesi gibi birçok konuda çıkarım yapmayı sağlamış Aziz Nesin. Özellikle yaşamda değişimin esas olduğu ve bu değişimle insanlığın gelişebildiğini, planlayarak, istençle bir insanı öldürmenin doğanın işleyişine engel olmanın insani ve yararlı olmadığını vurgulamış. Her insanın özünde ne kadar kötü olursa olsun derinliklerinde gün yüzüne çıkarılmamış insani bir yön olduğunu ortaya çıkarılmasında milyonlarca görünmez iple bağlı olduğumuz toplumun bu konuda etkili olduğu Berber Hayri’nin yaşadıklarıyla veriliyor. Hayri de cezaevinde aşağılanan, ezilen, tecavüze uğrayan mahkumlardan biri olur. İntikam planı yapar, öldüreceği mahkumun başka cezaevine nakledilmesi sırasında ağır hakaret ve kışkırtmalar sonucunda bir kabadayıyı ağır yaralar, gözyaşları içinde bir yandan diğer mahkumlara meydan okurken bir yandan kendine zorla yapılanları itiraf eder. Bu olaydan sonra ondan çekinirler, saygı gösterirler. Hayri zarar vererek kendisini kötülüklerden koruyabilmiştir. Hayri kapatıldığı zindan denilen yerde ilk defa kendisiyle kalır, yaşadıklarını sorgular, neden hep istemediği şeyleri yapmak zorunda kalmıştır, neden bunlar başına gelmiş, neden kendi isteğince yaşamıyordu? Bunları konuşacak, yol gösterecek birine öyle ihtiyaç duyar ki… Berber Hayri siyasiler koğuşunda yatan bir şair olduğunu duyar ve yazdığı şiirleri ona göstermek ister. Siyasiler koğuşuna gitmek için yönetmenden izin ister. Cezaevi yetkililerinin siyasi mahkumların katil, hırsız, tecavüzcü, sahtecilik, rüşvet ve yolsuzluktan ceza almış adi suçluların düşüncelerini bozmasından çekindikleri için adi suçlular arasında kullanılmasına ses çıkarmadıkları Berber Hayri’ye ilk anda izin verilmez. Ancak idam mahkumunun etkilenmesinin bir anlamı olmayacağını düşündüklerinden izin verilir ve diğer mahkumlara konuştuklarından bahsetmemesi tembih edilir. Siyasiler koğuşuna girdiğine gördüklerine şaşırır Hayri, burada kararlar oy birliğiyle alınmakta, fikirler tartışılmakta, işler nöbetleşe, gazete okuma sırası bile her gün değişmektedir. Koğuşun ihtiyacı için herkes gücü oranında para vermekte tüm ihtiyaçlar toplanan paradan karşılanmaktadır. Kimse kimseyi ezmemektedir. Siyasiler koğuşunda kalan kişilerden biri Ustam denilen şairdir ve Berber Hayri ona hayran olur ve sevgi duyar, hayatında ilk kez kendisinin insan yerine konulduğunu, bir şeyler yapabildiğinin ayırdına varır. Bu koğuşta olmak onu mutlu eder. Kendi idamını unutmuş gibidir cezaevinde kuşları izlemekte uçamayan yavru kuşları takip edip avluya düşen kuşları eline alarak onları uçurmaya çalışmaktadır. Onun sevinci diğer mahkumlara da geçmiş onlar da kuşların uçmasıyla mutlu olmaktadırlar. Aziz Nesin idam için resmi makamlarda yapılan hazırlıkları, insancıl olarak bir insanın asılabilmesi için (!) yapılan hazırlıkları en ince ayrıntısına kadar yer yer ironi yaparak anlatmasına rağmen ölümün soğukluğu ve Berber Hayri'nin yaşamının son anları olmasının verdiği hüzün, burukluk, karamsarlık üzerinize çöküyor. Bir insanı ölüme gönderecek hazırlıklar karşısında ürperiyorsunuz. Bürokrasinin ağır aksak işleyen rutin işleri arasında o kadar doğal ki. İdamlar eskiden halka açık alanlarda yapılırdı ki izleyenler ibret alsın. İdam günü de alanı geceden başlayarak binlerce kişi gelip doldurmuştur. Şeker, balon, yiyecek, içecek satıcıları, hokkabazlar, falcılar, niyetçilerle alan bayram yeri gibidir. Sanki biraz sonra orada bir insan asılmayacaktır. Berber Hayri getirilir o kadar sakindir ki, son sözünü soran görevliye anlatsam da anlamazsınız ki der, üstelenince şunlar söyler: “Ben de değiştim, değişiyorum da… Dört yıl önce çok ağır bir suç işlemiştim, suçluydum. Ama dört yılda o denli çok değiştim ki, başka bir Hayri oldum, başka insan oldum. O suçu işleyen insan ben değilim artık. Siz, suçlu diye bambaşka bir insanı, bambaşka bir Hayri’yi asıyorsunuz, tam bambaşka bir insan olduğum zaman...” İdam cezasının anlamsızlığı, yanlışlığı üzerine kapsamlı, derin ve acı acı düşündüren, çarpıklıkları olanca açıklığıyla anlatan çok önemli bir eser yazmış Aziz Nesin. Kişinin değişebileceğini.. yeter ki içindeki özü ortaya çıkarabilecek fırsat verilsin. Bebekten katil yaratılabiliyorsa, katili de değiştirip iyi bir insan yaratılabilmeli. Vicdanların susmaması için okumalı…
Surname
SurnameAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 2017914 okunma
··
41 görüntüleme
Rîndkeş okurunun profil resmi
hocam yüreğine sağlık :))
mısra okurunun profil resmi
Teşekkür ederim hocam:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.