Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kaş Yaparken Göz Çıkarmak; Resmî tatilin cuma günleri yapıldığı eski toplumumuzda, düğünler de bu güne rast getirilir ve perşembe akşamından da gelin hanım süslenirmiş. Kuaförlerin, güzellik salonlarının, moda evlerinin bulunmadığı o zamanlarda gelini süsleyen hanımlara meşşata, kalemkâr veya yüz yazıcı, bu faaliyete de koltuk merasimi denilmiştir. Koltuk merasiminin hanımlara has eğlenceleri olur ve bir tür kına gecesi gibi çalınıp oynanılır, gülünüp eğlenilir imiş. Böyle bir koltuk merasiminde kalemkâr kadın, konağın sofasında eğlenen davetliler arasında gelini oturtmuş dizinin dibine ve başlamış sanatını icra etmeye. Saçlar, dudaklar, yanaklar, derken sıra yüz yazmanın en nazik yerine, yani kaşlara gelmiş. Kalemkâr önce cımbızla fazla tüyleri almış, kaşı boyayıp inceltmiş ve özel kalemiyle şekil vermeye başlamış. Olacak bu ya, tam o sırada, ortada oynamakta olan yengelerden birinin ayağı kaymış. Kadıncık yere yuvarlanmayayım derken kalemkârın dirseğine indirmiş tekmeyi. Elindeki sert uçlu kalem de gelin hanımın gözüne bir ok gibi saplanmış. Feryatlar, bağırış-çığırışlar ile düğün evi birden karışıvermiş. Acele hekim çağrıldıysa da nafile, gelin hanım ömrünün geri kalanını bir gözü kör yaşamış. O günden sonra kalemkâr, bir daha hiçbir gelin yüzü yazmaya çağrılmamış. Hatta adı anıldıkça, "Ha! Kaş yaparken göz çıkaran kadın mı?!." diye de şöhret bulmuş.
··
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.