"Hayatı çürüten insanın içindeki kötülüktür." Kar Kurdu içerik olarak çok yönlülüğü ile beni kendine hayran bırakan bir kitap oldu. Uzun süredir roman okumadığım için kitaba biraz tedirgin başlamış olsam da iyi ki okumuşum diyorum. Kitabın çok yönlü oluşunu bir kaç başlıkta inceleyebiliriz. tarihsel arka plan, insan psikolojisinin karanlık yönü, diktatör rejiminin birey ve toplum üzerindeki yıkıcı etkisi, savaş içerisinde yitip giden hayatlar ve amacını belirleyen insanın bu amaç uğruna neler yapabileceği gerçeği. İç savaş içerisine sürüklenen Rusya'nın başına geçen Stalin bütünüyle çağının bilincindeydi; devletin yıkılmaması için bir ekonominin yaratılması, mutlak bağımsızlığını sürdürmesi ve gelişmesi için ülkesinin çok az zamanı olduğunun kesin olarak farkındaydı. Amacı anayurdu korumak olan Stalin'in idealist duruşu yandaşlarının oluşmasında en önemli etkenlerdendi. Tarımda, sanayide, teknolojide ve bilimsel alanda yapılan çalışmalar dünya genelinde de yakından takip ediliyordu. Lenin’in iradesini takip eden Stalin kişi seçiminde son derece dikkatli davranıyordu. İdeolojik olarak kendine tamamen bağımlı kişilerden oluşturduğu ordusu ki bunu için de hiç düşünmeden ölmek ve öldürmek de var düşmanlarına karşı oluşturduğu en önemli silahıydı. Kendi halkı ve diğer milletlere karşı takındığı tutum çoğu zaman insani olmaktan uzak diktatörlük rejimiyle kutsallaşmış toplumu ve bireyi baskı altına almak için üretilen "korku" düzenini devam ettirmek olmuştur. En yakınında adamlarına dahi güvenmeyen ki bu adamlar dahi ölmesi için fırsat kollayan kişiler haline gelmiştir Stalin'in en büyük korkusu ölümdü zira yiyeceği yemeklerine kadar test edilmesi bu korkunun en önemli belirtilerindendir diye düşünüyorum.. Kitabın diğer yönü insan psikolojisinin yaşadığı gerilim ve fiziksel ve psikolojik şiddetin insanı neye dönüştürebileceği. Bu üzerinde durulması gereken bir konu zira günümüzde de hala devam eden iç savaşlar ve mağdurlarının nasıl bir yaşam sürdüğünü anlamak adına düşünülmesi gerekiyor. İntihar bombacılarının nasıl yaratıldığı savaş mağduru insanların üzerinde oluşturdukları baskı, bireyi fiziken ve ruhen sadistçe işkencelere maruz kalması ve insani yönünün elinden alınarak "insan cellatlarına" dönüştürülmesi kitabın baş kahramanında detaylıca anlatılmış. Okumak dahi bu kadar zorken yaşanma ihtimalini düşünmek dahi insanı dehşete düşürüyor. Sosyolojik açıdan değerlendirdiğimizde ise Stalin yönetiminin güçlenmesinde dış politikası son derece önemliydi. Diktatörlüğü desteklenmiş çıkar doğrultusunda işlediği insanlık suçlarına göz yumulmuş, insan kıyımlarına ve toplama kamlarında insani olmayan hayat şartlarına hiç bir ülkenin sesi çıkmamıştır. Siyasi ve politik olarak komünist rejim desteklenirken Stalin'in gücünü diğer ülkelere yöneltmesi bilimsel manada ulaştığı gelişmeler bu kontrol edilemez gücün bütün dünyayı olumsuz manada etkisi Hidrojen bombasına sahip olmasıyla fazlasıyla anlaşılmıştır. Ölümü üzerindeki sır perdesi aydınlanmamış olsa da Stalin'in ani ölümü üzerindeki yorumların çoğu öldürüldüğü üzerinde yoğunlaşmıştır. Diktatörleri yaratan toplumun kendisidir. Günümüzde de aynı insanlık suçunu işleyen hiç bir ülkenin ses çıkarmadan izlediği iç savaşlarla yönetim altına alınmayan marjinal grupların oluşturularak sözde barışın sağlanmayı çalışıldığı pek çok ülke mevcut. Bu ülkelere getirilmesi gereken barışın aslında savaştan ibaret olduğunu, amacın siyasi ekonomik nedenler bağlamında bir takım stratejilere göre belirlendiği artık bilinen bir gerçektir. Diktatör kötüdür ama diktatöre karşı çıkmayarak sessiz kalan daha kötüdür. Ki bu kitapta da eğer isterse karşısındaki nasıl bir güce sahip olursa olsun insan her zaman "kötülüğe" karşı durabilir. youtube.com/watch?v=jHfQCfU...

Kar KurduGlenn Meade · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2017961 okunma

··

38 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.