Ayşe Hanım inceleme için teşekkürler öncelikle. Ahmet Altan için gazeteci ve romancı ayrımını vurgulamanız çok isabetli olmuş bence. Özellikle 90’lı yıllarda Altan ve Pamuk romanları fırtına gibi geçti bu ülkeden. Ben de serinin ilk iki kitabını 90’ların sonunda yayına çıktığı gibi okumuştum. Çünkü sadece bu iki yazar ‘yeni bir şeyler’ yazıyordu o dönem. Ne yazsalar okuyorduk... Başkaları da vardı ama ikisinin yeri ayrıydı.
Bu açıdan baktığımızda Ahmet Altan, Türk edebiyatında yeri olan bir romancı bana göre... Gazeteciliğine gelirsek işler orada biraz karmaşık bir hal alıyor:)
Yine aynı yıllarda etkin bir gazeteciydi. Bilenler bilir, Cem Uzan’ın Star1 televizyonunda ‘Kırmızı Koltuk’ adında kültleşmiş bir program vardı. Ahmet Altan her hafta o kırmızı koltuğa oturan isimleri hayli terleten sorular sorardı.
Altan’ı bugünkü noktaya getiren şey ise bir proje gazetesi olan Taraf’taki görevi ve yönetici pozisyonunda olduğu o gazetenin ülkemize verdiği zarar oldu. Binlerce insanın yaşamını altüst eden ve FETÖ’nün ordu yapılanmasının önünü açan Ergenekon ve Balyoz sürecinde bu gazete haber ve yazılarıyla etkin bir rol oynadı. Zaten bu amaçla kurulmuş bir gazete idi. Altan gerçekten o davalara inanıyor muydu yoksa oyunun bir parçası mıydı, bu konular tartışılır tabii ki ama gerçek olan bir şey var ki, her yanlış tercihin bir bedeli olur ve şu an o bedel ödeniyor.
Yine de sizin dediğiniz gibi insanlar tek kalemde yargılanıp kenara fırlatılmamalı. Başka konulara kızıp Altan’ın romanları görmezden gelinmemeli. Edebiyat her zaman kendine ait o özgür alanda varlığını korumalı...
Tekrardan ellerinize sağlık Ayşe Hanım... Selam ve sevgilerimle...