Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

392 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
İskender PALA - Efsane Kitabı İncelemesi.
Evet, bugün gene buram buram tarih kokan bir İskender Pala kitabı incelemesi için birlikteyiz arkadaşlar. İskender Pala’nın kendisi ile olmasa da, romanları ve kalemi ile ilk defa "Abum Rabum" #30305965 sayesinde tanıştım. Şahsen çok beğendiğim Abum Rabum sonrasında okumuş ve incelemiş olduğum kitap türlerine ara vererek, araya gene bir dönemi konu alan bu güzel tarihi romanı almak istedim. Burada maksadım hem yazarın kalemini, hem okumadığım eserlerini biraz daha iyi tanımaktı ve değişiklik yaparak biraz olsun tarihte yolculuk yapmaktı. O zaman konuyu çok uzatmadan kitabımız “Efsane” ve ona dair incelememize geçelim derim. Çok köklü, zengin ve ihtişamlı bir tarihe sahip olduğumuz kaçınılmaz bir gerçektir. Bu tarihi süreç ilerlerken/gelişirken, sadece biz Türklerin değil, bizden olmayan, ama bizden daha çok Devlet-i 'Aliyye Osmanlı İmparatorluğu için çabalamış olan nice yabancılarında bu görkemli, ihtişamlı tarihe katkıları olmuştur. Bu görkemli zaman diliminde, ne efsaneler ve ateşinin sevenleri kor gibi yaktığı aşklar yaşanmıştır, ah bir bilseniz!!! Tarifi mümkün olmayan imkânsız aşktan, kor ateşten ve Osmanlı’nın hükümdarlığında olan denizlerden gelenler, bu karanlıkta biz insanlara birer kandil olur ve kapağını aralamış olduğumuz zamanı aydınlatırlar. Osmanlı’da “Efsane”leri dinleyerek yaşamak kadar, bir efsaneye kahraman olmak ve o efsaneyi yazmakta mümkündür. Bazen aradığınız bir şeyi tarihin tozlu sayfalarında ya da tasvirlerinde bulamazsınız. Yeri geldiğinde en dibe, tarihte bir zamanlar yaşamış insanlara ve fırtınası, mucizesi, macerası çok olan denizlere de açılmak gerekebilir. En zorlu ve beklenmedik bir anda bile, sizi bekleyen unutulmaz bir aşk ya da makam mevki kaderiniz olabilir ve hatta nesilden nesile, kuşaktan kuşağa yüzlerce yıl aktarılır ve siz unutulmaz bir “Efsane” olabilirsiniz… Ey aşk! Sana Yaradan nasıl bir duygu seli yükledi ki, bu işleyişin ile insanı İstanbul’dan başlayarak, Akdeniz’de aklın alabileceği neredeyse tüm ülke ve limanları; aşkın bu tarifi mümkün olmayan sihirli büyüsü ile kuşatabiliyorsun??? İşte o Akdeniz ki, aşka meftun, kimliğini yıllarca saklayan bir aşığın peşinde koştuğu Billure’si için yeniden haritasını çizdiği ve kaderini yazdığı Akdeniz’dir. Aşk’ı ararken dostun düşman kılıcı ile tanıştığı, cevherin ise çeliğe rastladığı ve var olmak ile yok olma mücadelesinin verildiği denizdir Akdeniz! Sonunda mutlak ölüm bile olsa, tüm yolları denize çıkardı serdümenlerin, vardiyanların, forsaların, tüm tayfanın, korsanların ve hatta kaptanların. En derinleri bile, bu büyük aşklar için en basitinden gelirdi denizcilerin seven kalplerine. İşte bu güzel eserimiz “Efsane” ile XVI. yüzyıla ait bir efsaneyi okuyacaksınız. Barbaros Hayreddin Paşa’yı tanıyacaksınız… Efsanemizde gizemini sonuna kadar koruyan üç altın heykeli ve her zaman kulaklarımıza çalınan üç elmanın hikâyesini okuyacağız büyük bir heyecan ile. Hazır mısınız arkadaşlar??? Akdeniz’in hırçın ve dalgalı sularında çözülmeyi bekleyenleri ele alıp çözmeye gerçekten hazır mısınız?! “Akdeniz, tılsımlı bir gün yaşıyordu. Sabah efendi uyananlar yine akşam köle oluyor, sabah köle uyananlar da yine efendiliğe yükseliyorlardı. Anladım ki bu sularda her şey umut ile korku, gam ile sevinç arasında birden değişiveriyordu. Kaderler ise en çabuk değişen şeydi.” S. 51 Ocak 2013’te çok satan edebiyat eserleri arasında zirveleri yoklamış olan kitabımız, 28 Eylül 1538 tarihinde, Yunanistan'ın kuzeybatısındaki Preveze'de Osmanlı Donanması ve Papa III. Paulus'ün çabalarıyla bir araya gelen Haçlı donanması arasında gerçekleşen deniz muharebesini güzel, romantik bir aşk ile birleştirerek bizlere aktarıyor. Burada, kitabımızda asıl kahramanımız Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa olsa da, kendisi büyük aşk yaşayan diğer iki karakterimiz olan Sidi Alcala (Seyyid Muradi) ve Beatrix’in (Billure) gölgesinde kalmaktadır. Kitabın başlarında denizcilik ile ilgili terimlerden sıkılmak istemiyorsanız, önce kitabın sonunda olan terimlerin anlam ve manalarını iyice okumanızı tavsiye edeceğim. Ben şahsen görevimi Dz.K.K.’da, T.C.G. Oruç Reis (F245) fırkateynin de icra ettiğim için bu terimleri okumakta zorlanmadım ve bilakis, okurken eski günlerimi, heyecan dolu Deniz Kurdu gibi birçok tatbikatı anımsadım ve çok keyif aldım diyebilirim. Kitabın bitimine müteakip gene ufak bir araştırma doğrultusunda, İskender Pala’nın da eskiden orduda, Deniz Kuvvetlerinde görev aldığını öğrendim. Haliyle bu romanı kaleme almadan önce, kendisinin Barbaros Hayreddin Paşa ile ilgili olarak geniş bilgi toplamış olabileceği ihtimalini de düşünmedim değil. Şayet ben de bir yazar olsam ve mesleki olarak icra ettiğim dalda bir kahraman varsa, onu ya da benzerini konu edinmek en öncelikli işim olurdu sanırım. Okurken romanımızda aşkın kahramanlarını daha yakından tanıyacak ve yazarın kalemini nasılda aşk ile konuşturduğuna bizzat şahit olacağız. Pala, bu güzel romanında haritacı Saint Alcala ve Beatrix’in çeyrek asır süren özlemini, yeri geldiğinde birbirlerine o kadar yakın olmalarına rağmen, bir o kadar uzak hissetmelerini, sırlarını ve vermiş oldukları yeminlerini biz okurlara aktarıyor. Yine romanımız sayesinde Hızır Reis’in denizci olan kardeşlerini, denizcilik ile ilgili bilmediğimiz, belki de hiç duymadığımız terimleri ve azda olsa Kanunî Sultan Süleyman dönemini tanıyacağız. “Ey hiçbir zaman unutamadığım; sen de beni unutamazsın değil mi? Sen bana benden daha yakın iken ya neden hep ben senden uzağa düşüyorum?” S. 354 Ünlü, Cenevizli amiral, condottieri kaptan Andrea Doria ve Hızır Reis’in Akdeniz’in sıcak sularındaki çekişmelerine, karşılıklı gövde gösterişlerine şahit olacağız. Tarih okuyan ve seven birisi olarak bazı kitaplarda kaybolmuşken, el atmış olduğum “İslam Tarihi ve Medeniyeti” adlı eserde, 1492-1614 yıllarında, Kastilya Krallığı’nın baskılarını arttırarak Endülüs’lü Müslümanları Hristiyanlaştırma Politikası bir hayli dikkatimi çekmiş ve zamanımı almıştı. İşte gene Gırnata’lı Müslümanların çekmekte oldukları eziyetler ve Endülüs Emevi Devletinin yıkılışına bir romanda daha şahit olmaktaydım. 1453 yılında İstanbul’un fethi ile son bulan Ortaçağ’ın Engizisyon muhakemelerini ve kimliği sona kadar saklı bir katilin, 20 İspanyol askerini her yılın belli bir döneminde rutin bir şekilde katletmesini satır aralarında okuyordum. “Müslümanlar bölük pörçük. Afrika sahillerinde her burnu döndükçe ayrı bir kabilenin şeyhleri, bey veya murabıtları insanlara hükmediyor. Bu ayrılık gayrılık içinde hep kaybediyorlar; her şeylerini kaybediyorlar…” S. 95 Babalarının denizci olmamaları için tüm engelleme çabasına rağmen, Cezayir’i mesken edinen ve yine burada ünlenen kardeşler hayallerinden asla vazgeçmemişlerdir. Üzücü bir şekilde kolunu kaybeden Oruç Reis, başarılı bir şekilde koluna takılan kanca sayesinde, Kanca Reis namıyla ün ve korku salar. Sakalının renginin kızıl olması nedeniyle ve Akdeniz’deki başarıları sayesinde Hızır Reis (Barba Rossa), kızıl sakal olarak dostun düşmanın korkulu rüyası olur. Ama şereflerin en büyüğü, Kanunî Sultan Süleyman’ın yazdığı bir mektup ile kendisini bizzat İstanbul’a çağırtmış olduğu Hızır Resi’e nail olmuştur. “Devlet mal ile değil hüner iledir; büyüklük yaş ile değil akıl iledir.” S. 97 Başarıları ve hayırseverliği ile artık Cezayir’de bir hayli sevilen Hızır Reis, payitahta davet edilir ve Kanunî Sultan Süleyman tarafından Devlet-i 'Aliyye Osmanlı İmparatorluğu’na Kaptan-ı Derya (denizlerden sorumlu bakan) tayin edilir. Kanuninin huzuruna varan Hızır Reis, kendisine kıymetli hediyeler ve 300 kadar köle takdim eder. Haçlı donanmasına ve hasmı Kaptan Doria’ya karşı Preveze Deniz Muharebesi’ni zaferle kazanır ve gene Kanunî Sultan Süleyman tarafından Hayreddin (dinin hayırlı evladı) lakabı verilerek onurlandırılır. “Alacağınız kararda ileride kazanacağınız maddi zenginlikler mi; daha ileride kazanacağınız manevi nimetler mi ağır basıyor?” S. 175 Romanda Divan Edebiyatı tarzına ve türüne kalemi ile ağırlık veren Pala, sevenlerin yer yer serzenişlerine ve gizli gizli akan gözyaşlarına ilişkin uzun betimlemeler sunar. Esas önem arz eden ve romanın can alıcı noktaları da budur diye düşünüyorum. Alcala’yı içten içe, tarifi mümkün olmayan bir aşk ile seven Beatrix’in, kendisini neden yeminine ve sırrına rağmen ısrarla reddetmesi sonlara doğru netlik kazanmaya başlayacak. Ama eğer dikkatli bir okursanız, kitabın belli bir noktasında bu sırrın ipuçlarını yakalayabilirsiniz. “Sırları, bağrında gizli duran birisi olarak yaşamanın ağırlığını kimse bilemez.” S. 108 Bu güzel romanda gene çok şaşıracağınız Bülbül ve Hz. İbrahim’in hikâyesini okuyacaksınız belki de. Hızır Reis’in Preveze deniz savaşında rüzgâra nasıl hitap ettiğini ve Beşiktaş semtinin adının nereden geldiğini hayretler içerisinde öğreneceksiniz belki. Gönüllere taht kuran Hızır Reis ile başlayan romanımız, hüzünlü bir şekilde, Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’nın kaçınılmaz ölümü ile son buluyor. İşte sona geldiğimiz ve hüzünlendiğimiz romanımızda, asıl önemli olan gül sepeti, ısırılmış elmalar ve üç altın heykelin sırlarını öğreniyorsunuz. Buradan tarihe, denize ve efsanelere âşık olan tüm kitapseverlere bu güzel romanı okumalarını tavsiye ediyorum. Evet, ben severek okudum ve Pala’nın diğer kitaplarını da kısa zamanda ele alacağım. Şimdilik benden bu kadar ve buradan hepinizi saygı ile selamlıyorum! Şimdiden keyifli okumalar dilerim arkadaşlar. Bir sonraki kitap yorumu ve değerlendirmesin de görüşmek dileğiyle. Esen kalınız! ~ A.Y. ~
Efsane
Efsaneİskender Pala · Kapı Yayınları · 202014,4bin okunma
··
1.263 görüntüleme
Zeynep okurunun profil resmi
El emeği göz nuru. Ne güzel incelemişsiniz. Teşekkürler.
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Güzel yorumun için teşekkür ederim Zeynep. Rica ederim. 😊😊😊🙏🙏🙏
Requiem okurunun profil resmi
Bir ara iki gün ayiracam incelemeyi okumak için şimdi yorum yapamıyorum 😌😌
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Anam, senin yorumunu da görmemişim ya ben! İsmail'i de, seni de atlamışım. 😂😂😂😂😂
2 sonraki yanıtı göster
Fatma okurunun profil resmi
En kısa zamanda kitabınızı okumak istiyorum. Çünki bu yazdıklarınız incelemeden çok kitapla eş değer ve incelemelerinizden bu kadar zevk alıyorsam kim bilir kitabınız ne kadar güzel olur. Kitapları seviyordum sizin incelemelerinizden sonra aşık oldum diyebilirim. 😊
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Bu güzel düşüncelerini ve yorumunuz için teşekkür ederim Fatma Hanım. Bir kitap yazmak ve ben! Bu biraz zor bir şey gibi duruyor, ama ileride inşallah, daha geniş vakit bulduğumda ve benim ufaklık (oğlum Mert) bana, buna müsaade ettiğinde diyelim. :))
5 sonraki yanıtı göster
Harun mert okurunun profil resmi
Bak bu bir incelemedir. Ve hatta çok çok güzel/dolu bir incelemedir. Canı gönülden👏👏 Ayrca İskender Pala'nın tüm kitaplarını tavsiye eder ve özellikle şah&sultan, Od adlı kitaplarını okuyup bir güzel inceleme de bu kitaplarına yapmanızı temenni ederim... İyi günler iyi okumalar :)
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Günaydın Harun Bey. Hayırlı sabahlar ve güzel, motive edici yorumunuz içinde ayrıca teşekkürler. O güzel gören kalbinizin içsel sesidir buraya yansıyan. Benim de sanırım bir okur olarak okuduğum ve bana kattığını harmanlayıp, yoğurarak buraya aktarmam dır diye düşünüyorum. Tekrar teşekkür eder, güzel bir gün dilerim.
4 sonraki yanıtı göster
ismail okurunun profil resmi
Yaaa hak hade şu incelemeyi okuyalim😊
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Ah, İsmail kusura bakmayasın. Gerçekten yorumunu şimdi fark ettim. Gerçekten özür dilerim dostum, nasıl atladım ben de anlamadım şimdi. Okuyabildin mi bari? :))
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Öyledir gerçekten. Ben keyifle okudum, umarım yanıltıcı olmam. Saygılar.
Rümeysa okurunun profil resmi
Kitap efsane sende efsane bir inceleme yazmışın Adem. Okumak isteyenlere net bir açıklama.
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Güzel yaklaşımın ve yorumun için teşekkür ederim Rümeysa. Hayırlı günler dilerim efenim. :))
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.