Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

283 syf.
9/10 puan verdi
Çukur'un Halkları
Öncelikle yörükler hakkında kısa bir bilgi vermek isterim ki roman içeriği bunu gerektirir. Yörük, göçebe yaşam tarzını seçmiş halklardır. Anadolu'da yaylak-kışlak olarak tanımlanan, yazın yaylalara çıkarak özgürce, havaların soğuması ile de daha sıcak bölgelere, ovalara inerek yaşamlarını sürdüren bu topluluklara verilen ad aynı zamanda Türkmen aşiretleri için de kullanılır. Yörükler Orta Asya’dan İran’ın kuzey taraflarına oradan da Anadolu’nun fethi ile Anadolu’ya gelmiş Türklerdir. Anadolu’da ki yaşamlarında da törelerine sadık kalmış ve sıkı bir dayanışma içerisinde hayat mücadelelerini sürdürmüşlerdir. Küçükbaş hayvanları besleyerek geçimlerini sağlamışlardır. Özellikle Akdeniz Bölgesinde yoğun bir nüfusa sahip olmakla birlikte zamanla Anadolu’ nun içlerine hatta Balkanlar’ a kadar yayılmışlardır. Osmanlı İmparatorluğu uzun yıllar boyu göçerleri yerleşik düzene geçmesi için baskılamıştır. Baskılara dayanamayan yörük obaları zamanla göçebe hayattan yerleşik haya geçtiklerinden yörük obalarının sayısı da gittikçe azalmıştır. Yerleşik düzene geçen oba fertleri bir yandan yeni hayatlarına intibak sürecinde doğal olarak sorunlar yaşamışlardır. Yaşar Kemal’in destansı romanlarından üçüncüsü olan Binboğalar Efsanesi 1971 yılında Cem Yayınları tarafından basılmıştır. Yaşar Kemal bu, bilenler bilir; kahramanları, olay örgüsü, özgün betimlemesi ile yine bu destansı romanında da yapacağını yapmış. "Binboğalar Efsanesi" bir Türkmen- yörük efsanesi olmakla birlikte efsaneye göre sevenlerin kavuşmasına izin verilmeyince Toros Dağları öfkelenmiş, bin tane boğaya dönüşüp Çukurova'nın üzerine yürümüş olduğunu bir yerlerde okuduğumu anımsıyorum. Bu romanında son yörük obası olan Karaçullu obasının Çukurova coğrafyasındaki yaşamlarını konu edinmiş, aynı zamanda konar-göçer yaşamın adeta yok oluşunu belgelemiş. Yaşam ki ne çetin koşullar ve törenin merkezinde, alışkanlıkların, vazgeçilmezlerin, sevdaların, düşmanlıkların harmanlandığı bir zor çizgi. Güçlü olmanın ve zenginliğin vermiş olduğu haklılık(!) karşısında, yer yurt edinme amacının, ötelenmenin vermiş olduğu tedirginlik duygusu, umutların tükenişi ve çaresizliği ile adeta yörüklerle yaşıyorsunuz. Toprağı sahiplenme mücadelesi: Kim ne zaman Çukurova’yı sahiplenmiştir, kimin hakkıdır Çukurova’da yaşam hakkı, konar-göçer olmak, onlara o topraklarda yaşama hakkı vermez mi? Yaşama hakkı tayini birilerinin tekelinde mi? Bu ne bencilce bir durum, kabul edilemez yok sayma çirkinliği. Dağ bastı parası nedir Allah aşkına! Yörüklere dünyayı neden dar ederler, söz konusu yörükler olunca sinekten yağ çıkarma çabasını anlamak da güç. Cömert ve geniş Çukurova’nın, yörüklere dar edildiğini, yaşam hakkı tanınmadığını, törelerinin, inançlarının küçümsenmesini hazmedemiyorsunuz. Doğasını, insanlarını olayları o kadar güzel, anlatıyor ki Yaşar Kemal, sert bir zemine çarparak çın çın eden, otuz yıllık emeğin, umudun ürünü kılıç elinizde sanki. Bir çiçekli püren çalısını yanı başınızda hissediyorsunuz, börtü böceklerin cümbüşünde. Kurdun, çakalın, avcıların göz koyduğu kuyruğa sahip tilkinin indiği derenin debisi ile taşlara vurarak çıkardığı şırıtlısını duyarsınız adeta derinlerden. Hızır ile İlyas’ın buluşmalarının gelenekseliğini, saygınlığını ve ona var olan inancı hepimiz biliriz. Güzel dileklerde bulunup, geç saatlere kadar dualarla 5’ini 6’sına bağlayan mayıs gecesini yörükler gibi bir çoğumuz yaşamışızdır mutlaka. Bunlar hiç de yabancı gelmiyor okuyunca. Yaşar Kemal bu romanında yine o kadar ince sözler göndermiştir ki bize, etkisinde kalıyorsunuz mutlaka, sizi düşünmeye sevk ediyor. Dalıp düşünürken o güzel sözleri birkaç satırı hiç de anlamadan geçtiğinizin farkına varıyor, o satırları yeniden okuma gereği duyuyorsunuz. Bu sözlerin hiçbirini diğerinden ayıramayız, hepsi anlamlı, hepsi bir başka düşüncenin merkezi. Ancak bu kitaptaki en etkilendiğim ve alıntı olarak paylaştığım sözlerden birini buraya iliştiriyorum. #35963826 İyi okumalar. Melih Cevdet Anday’ın güzel şiiriyle başlayan romana yapmaya çalıştığım incelemeyi ben de yine aynı şiirle bitireyim. “Ağlar bu mezarlıkta yörükler her gece Bıkıp iri yıldızları davar sanmaktan Düşünür eski günleri . . . iskandan önce Geride kalmanın hüznü yamanmış yaman.”
Binboğalar Efsanesi
Binboğalar EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20204,937 okunma
··
416 görüntüleme
Asyalog okurunun profil resmi
Yaşar Kemal etkinliği mi var ne? Her gördüğüm Yaşar Kemal okuyor , ben de bir tanesine başlayayım bari.... Bu arada kaleminize ve yüreğinize sağlık... :)
2 önceki yanıtı göster
dostamisc okurunun profil resmi
Aslında tam bir etkinlik denemez. https://1000kitap.com/Armoni hocam ile düzenlemiş olduğumuz küçük bir etkinlikti bu. Çok teşekkür ediyorum, sağ olunuz. :)
Ferah okurunun profil resmi
youtube.com/watch?v=eKo6R8j... , hiç tanıdığım yörük yok. Sayenizde hayatlarını merak ederek inceleme gereği duymama sebep oldunuz. Kaleminize sağlık.
dostamisc okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Ferah Hanım. Biliyorsunuz inceleme yazmıyordum uzun zamandır, daha doğrusu yazmak istemiyorum. Verimli oldum ise ne mutlu. :)
Sezen B. okurunun profil resmi
Yörükler hakkında verdiğiniz ön bilgi ile anlam bütünlüğü olan, hoş bir inceleme yapmışsınız. Emeğinize sağlık. :)
dostamisc okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Sezen Hanım, sağ olunuz. :)
Roquentin okurunun profil resmi
Ne güzel yazdın beee:))
dostamisc okurunun profil resmi
Ne haddime, kendimce yazdım bir şeyler.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.