Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

124 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Saf ve Düşünceli Hayatlar.
“Roman yazmak kelimelerle resim yapmak, roman okumak da başkalarının kelimeleriyle kafamızda resimler canlandırmaktır.” Böyle söylüyor Orhan Pamuk, roman yazmayı tarif ederken. Bir portreyi tarif etmek gibi olduğunu söylüyor, ve iyi bir yazar olmanın yolunun iyi bir okur olmaktan geçtiğinden bahsediyor. Bu kitap bir nevi otobiyografi tadında, Orhan Pamuk'un yazar olma yoluna nasıl girdiği, roman yazarken neler hissettiği, yazarlara hangi pencereden baktığı, nelerden etkilendiği, roman sanatının incelikleri, doyumu, kırılgan kısımlarının gizini açığa çıkardığı bir eser. Schiller’in ‘Saf ve Duygusal Şiir Üzerine’ isimli makalesini temel alan kitapta Orhan Pamuk okurları iki kategoriye ayırıyor, Saf ve Düşünceli okur olarak. Saf okur, bir kitabı okurken kitabın derinliğine kendini kaptırıp, olayların gerçek olduğu algısına kapılıp metnin yapaylığını görmeden sanki metinde geçen bütün her şey yaşanmış gibi bir duyguyla kitabı okur. Düşünceli okur ise daha çok, kitaba bir kuşkuyla başlayıp, metin yazılırken kullanılan yöntemlere, yazarın bu kurguyu hazırlarken hangi yazarlardan, hangi tekniklerden faydalandığına odaklanır, kurgunun içinde yer alan duyguyla ilgilenmez, daha otonom bir okuma gerçekleştirir. Bu bağlamda hikayenin kendinde uyandırdığı hislerden çok, kitabın tekniğiyle ilgilenir. Bütün okuma süresi, hesap kitap yaparak geçer. Orhan Pamuk iyi bir okur yada yazar olmanın yolunun ne tam manasıyla ''saf'' ne de ''düşünceli'' olmaktan geçtiğini yazıyor kitabında. Ben genelde kendimi ''saf okur'' kategorisinde görmüşümdür, okuduğum dünyanın gerçek olduğuna inanmak isterim, kitabın tekniğiyle ilgilenmem. Yazar burda bu kurguyu yazarken neler hissetti diye aklıma bile gelmez. Yıllarca
Masumiyet Müzesi
Masumiyet Müzesi
'nin hikayesinin gerçek olduğuna inancımda burdan kaynaklanıyor :) Orhan Pamuk kendisi de dahil çoğu yazarın okuru çelişkide bıraktığından bahsediyor, yazar hem hikayesinin gerçek olduğunu düşünmemizi, hem de bu olayların yaşanmamış olduğu gerçeğini aklımızdan geçirmemizi ister diyor. Bunun da roman sanatının bir gizi olduğunu söylüyor. Pamuk çocukluk ve gençlik yıllarında yani yaklaşık 23 yıllık süreçte ressam olmayı düşündüğü için, bütün gördüğü, yaşadığı, yazdığı şeyleri manzara diye adlandırıyor. Orhan Pamuk okurları bilir -manzara- -iyimserlik- -giz- -tasvir- -ayna- -kar- sözcükleri Pamuk romanlarında çok fazla geçer. Kendisi yaptığı resmin temasını genelde bu sözcüklerle oluşturur. Gizem konusunda kitapta şöyle bir alıntı geçiyor; ''Sohbetlerinden birinde, Tolstoy’un, çok basit bir mesleki formül dile getirdiğini okumuştum. “Eğer bir romanda bir kahraman çok kötüyse ona biraz iyilik eklemeli,” diyordu Tolstoy, “eğer fazla iyiyse biraz kötülük eklemeli.” Ben de aynı saf eda ile benzer bir şey söylemek isterim: Yazdığım bir romanda merkezin çok aşikâr olduğunu görürsem onu biraz gizlerim, merkez çok gizliyse onu biraz ortaya çıkarmam gerekir, diye düşünürüm. '' Orhan Pamuk romanlarını farklı farklı dönemlerde okuyup, yeni yeni şeyler farketmemiz, tek bir okumada kitabın tamamını anlayamayıp karmaşık bulmamızı işte böyle açıklıyor sevgili Pamuk. Kendisini en çok etkileyen yazarların da, Dostoyevski, Tolstoy, Thomas Mann, Calvino, Borges,Virginia Woolf, Nabokov ve Marcel Proust olduğunu yazmış. Hepimizin farklı çerçeveleri, farklı manzaraları var, her birimiz okuduğumuz romanlarda bambaşka şeyler buluyor, bambaşka hayatlara şahitlik ediyoruz. Roman okurken yaşadığımız hayatların dışında başka başka yazarların kafalarının içlerindeki manzaralara eşlik ediyoruz. Bir okur olarak, kendisi de bir okur olan bir yazarın ağzından bir şeyler duymak isterseniz bu kitap tam size göre. Orhan Pamuk'un kaleminin naifliği bu kitapta da kendini gösteriyor. Kitabı çok beğendim, ilerde bir roman yazmak isteyen arkadaşlarıma faydası olabileceğini düşünüp, hiç düşünmeden öneririm. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Saf ve Düşünceli Romancı
Saf ve Düşünceli RomancıOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20191,007 okunma
··
102 görüntüleme
Nesrin A. okurunun profil resmi
Buddenbrooklar yarım, Cevdet Beyler okunmadı henüz oldu mu şimdi :) Cevdet Bey ve Oğulları'nın sonunda 3 sayfalık bir sonsöz var. Ressamlığından, Anna Karenina sevgisinden bahsettiği. Bu tarz yazılar sayesinde daha sıcak yaklaşılıyor yazara, elinize sağlık Orhan Pamuk sevgim oluşuyor yavaş yavaş.
Ayşe* okurunun profil resmi
:)) Buddenbrooklar cidden şu an bitirebileceğim bir kitap değil ondan yarım bıraktım, fakat mutlaka bitireceğim, biraz kafamı topladıktan sonra da Cevdet Bey'i okuyacağım ama mutlaka okuyacağım :)) Teşekkür ederim.
Ayşe* okurunun profil resmi
*Düzeltme- Bu kitap Schiller’in ‘Saf ve Duygusal Şiir Üzerine’ isimli makalesinden feyz alınarak Orhan Pamuk tarafından kaleme alınmış. Ben bu detayı atlamışım, muhtemelen okurken dikkat etmedim. Canım
Laptus
Laptus
sağolsun beni aydınlattı, incelememi de düzelttim. #69890039 kendisi de çok güzel bir inceleme yazmış bu kitaba, okumakta fayda var.
Roquentin okurunun profil resmi
Bence ben hem biraz saf hem de biraz düşünceli okurum :) Masumiyet müzesinin gerçek olduğuna ben hala inaniyorum. Müzeyi üç kere gezdim o kadar tel tokası kitap için biriktirilmiş olamaz :) (gerçek değilse çok üzülürüm) Orhan Pamuk yazmak için doğmuş ve belli ki iyi bir yazar olabilmek için ne kadar çok okuyup o kadar çok araştırmak gerektiğini de çok erken öğrenmiş, babasının bavulundan:) yani eski fotoğraflari biriktirmesi onları toplamasi ve her birini hemen hemen her kitabında yazması ve kullanması hikayelestirmesi küçüklüğünden beri var.
Ayşe* okurunun profil resmi
Elifoğlan ben de bu kitabı okuyana kadar gerçek olduğuna inanıyordum hikayenin ki bence hala gerçek (Pamuk öyle demese de :/ ) Resme yeteneği olmadığını farketmesi bizim için büyük şans, yoksa bu manzaraları nasıl okurduk :)) Bu kitapta da bahsediyor o eskiciden topladığı fotoğrafları nasıl hikayeleştirdiğini, iyi ki yazıyor, iyi ki okuyoruz. Çık sıvıyırız :))
1 sonraki yanıtı göster
Tayfun okurunun profil resmi
Bir düşünceyi akla sokmak ve onu hikayelemek iyi bir gözlemci olmaktan geçer. Orhan Pamuk’un ise bu konuda çok iyi olduğunu düşünüyorum. Okurlarına gereken her şeyi aktarılması gerektiği gibi veriyor. Düşünceli okurum sanırım bende kitapta olan her şeyi gerçek saymıyor ve akabinde araştırma yapmak zorunda kalıyorum. Masumiyet Müzesi’ne konu olan 1979da batan tanker “Independenta” gerçekliği gibi ve kitapta yine bulunan aracın 500km/s hızına ulaşıp Füsun’un ölmesi gibi. İnceleme için teşekkür ederim.
Ayşe* okurunun profil resmi
Rica ederim, OP okurunu tam manasıyla doyurmayı bilen bir yazar, neyin gerçek neyin hayal olduğunu anlamamamız için elinden geleni yapıyor iyi de beceriyor :)
mithrandir21 okurunun profil resmi
Geçenlerde başlamıştım kitaba, birkaç sayfa sonra Anna Karenina'dan bahsetmeye başlayınca dedim önce Karenina'yı okuyayım, sonunu bilsem de başka spoiler yiyeceğim yoksa. Bilmiyorum devamında daha neler vardı ve neler yoktu. Okuyunca göreceğim artık. Eline sağlık, güzel olmuş incelemen.
Ayşe* okurunun profil resmi
Aaa sadece girişinden bahsediyor Anna'nın trene binişinden hiç spoiler yok :) Kesin oku, OP romancılığına dair çok güzel bir kitap, çok beğendim. Teşekkür ederim.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Kütüphane kedisi okurunun profil resmi
Diğer bir mevzu ise, Pamuk'un kadınlara yaklaşımı. Türk kadınının ikiyüzlü namus kavramı ile sıkıştırılmışlığını çok iyi anlatıyor. Bir de aile kavramı. Pamuk kitaplarında hep aile bağları, akraba ilişkileri irdelenir.
Kütüphane kedisi okurunun profil resmi
Ayşe bizim Orhan Pamuk romanlarını bu kadar çok sevmemimizin sebebi ne biliyor musun ; tabiki yazarının Orhan Pamuk olması :))) Hikaye ne olursa olsun onun bakış açısını, öne çıkardığı kavramlar ,stil hissediliyor. Pamuk naif bir insan. Sanki odasında kendine küçük ama güçlü bi dünya kurmuş ordan -yazdıklarının en iyi olduğuna dair- iyimser bir inançla hesapsız yazıyor. Mesela nesnelere yüjklediği anlamlar var, bende koleksiyon yapmayı çok sevdiğimden, antikacı ve bit pazarlarında çok dolaşırım. Pamuk hiç büyümüyor sanki, hep 17 yaşında safça hayal kuran liseli ergen. Benim de öyle bir yönüm var. Duygusallığı ve romantizmi ezmiyor , hatta bunu destekliyor bu nedenle bizim gibi romantik insanların ruhlarını okşuyor. Nostaljiyi seviyor. Kendini de çok anlatıyor. En alaksız romanlarda bile kendine hikayede bir rol veriyor, bu da hikaye ye gerçeklik kazandırıyor.
Ayşe* okurunun profil resmi
İşte Orhan Pamuk'u Pamuk yapan taraf hem saf hemde düşünceli bir romancı oluşu :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.