Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

204 syf.
10/10 puan verdi
Cesur Saramago'nun Cesur okurlarını buraya alalım.
Size önce biraz Saramago’dan bahsetmek istiyorum. Korkmayın, internette yer alan şeyleri tekrar etmeyeceğim. Ben, benim gördüğüm Saramago’dan bahsedeceğim. Mevcut düzene hiç uy(a)mayan, iktidarla asla barışmayan bir insan o. Sancılarını susturmak için hiçbir zaman dine sarılmamış. Kendinden yola çıkarak; insan ruhunu eşelemiş hep, insanın zihin dünyasına otopsi yapmış. Onu okurken kendinizi bir aynanın önünde çırılçıplak görebilirsiniz. Zihninizin içini, dürtülerinizi, arzularınızı, davranışlarınızın temel dayanaklarını, korkularınızı, korkularınızın size neler yaptırdığını……… Farkına varamadığımız, hiç düşünmediğimiz, hep kabul ettiğimiz “şeyleri” bir bir yatırır otopsi masasına. Birçok psikologtan daha çok psikologtur kendisi. “Kurallar yıkılmak içindir.” Diye düşünmüştür hep. Bu yüzden her kitabında farklı bir düzeni alt üst etmiş, her seferinde başka bir ütopya/distopya kurmuştur. Kiminde ölümü öldürmüş, kiminde gözlerimizi kör etmiş, kiminde kişiliğimizi bölmüş ve her bir parçaya yaşama hakkı vermiştir. İsimsiz kahramanlar yaratmıştır, çok daha iyi empati yapabiliriz böylece. Adı bilinmeyen ülkelerden, adalardan söz eder, oralara gitmemiz, oralarda yaşamamız kolaylaşır böylece. Zamandan uzak durur olabildiğince, böylece okuduğumuz an içinde buluruz kendimizi o zamanın. Yazım kurallarına kafa tutmuştur en çok. “Demek anlaşılmak/anlatmak için noktalama işaretlerine ihtiyaç duyuyoruz öyle mi?” demiş, “O zaman alın size noktalama işaretsiz kitaplar! Korkmayın, onları da anlayacaksınız, yeterki okuyun.” Demiştir. Kitaplar kör karanlık arazilerdir, içlerine daldıktan sonra bazı şeyler yolunuzu aydınlatır, noktalama işaretleri de bunlardan biridir. Saramago, yolumuzu aydınlatan o küçük ışık parçalarını kaldırır ve “Yürüyün, korkmayın, okuma bittiğinde yolun sonunu kendi imkanlarınızla bulmuş olacaksınız! Bunu yapabilirsiniz, hadi!” der bize. Kimi okurlar için bu durum can sıkıcı bir hal alır, fakat ben bundan çok hoşlanıyorum. Saramago’nun bu tavrı; yani yalnızca nokta ve virgül kullanarak bir yazması, bana kendimi özgür hissettiriyor. Nerede ne yapmam, “nasıl anlamam” gerektiğini bana dikte eden o kurallar yok ve ben kendi anlam dünyamı kendim inşa ediyorum! Teşekkürler Saramago! Daha fazla uzatmadan kitaba geçeyim; kitap adı bilinmeyen bir ülkede geçer, zaman da belirsizdir. Kahramanlar isimsizdir, yalnızca ana kahraman olan ölümün adı “Ölüm”dür; dikkat, büyük harfle! “Normalde” ölüm, olguyu ifade eden bir kelimedir herhangi bir özel duruma tekabül etmez, bu sebeple büyük harfle yazılmaz. Fakat Saramago tek bir harf ile karşı gelir bu “normalde uygulanan kurala.” Her ne kadar Saramago ayırmamış olsa da kitap iki farklı bölüm gibi “düşünülebilir”. “Ertesi gün hiç kimse ölmedi.” Diye başlar yazmaya. Bu ilk bölümde ölümün aniden ortadan kalktığı bir kaos ortamını, yaşayan insanların gözünden anlatır Saramago. Toplum, din, siyaset, ekonomi temaları etrafında bol bol analiz ve eleştiri içerir bu bölüm. Birçok klinik psikologtan ve sosyologtan çok daha iyi yapar bu işi, onlardan da daha cesurdur üstelik! Ölümün ortadan kalkışı ile birlikte kendisini “ölüm olgusu” üzerinden var eden “din kurumu”nun varlığı tehlikeye girer doğal olarak. Şöyle birkaç alıntı yapayım; “Ölüm ortadan kalktığında, diriliş de olmayacaktır, diriliş umudu ortadan kalktığında da kilise yok olur” (s.18) “İnsanların bütün hayatlarını boyunlarında ölüm korkusuyla yaşamaları için varız biz, bunun ötesinde, ölüm anı geldiğinde, o anı bir kurtuluş anı olarak algılamalarına da çalışırız dedi. cennet, cehennem ya da benzer kavramlara gelince, doğrusu ölümden sonra ne olduğu konusuyla sanıldığı kadar ilgili değilizdir, din, sayın düşünür, dünyevi bir konudur aslında, öbür tarafla ya da göğün yedi katıyla hiçbir ilgisi yoktur. duymaya alışık olduğunuz sözler bunlar değil tabii ama biz de sattığımız malın daha çekici olması için bir şeyler yapmak zorundayız." (s.35) “Dinlerin varoluş nedeninin temelinde, ölüm olgusu yatmaktadır, din ile ölümün ilişkisi ateş ile barut gibidir, ateş olmadığı sürece barutun işlevi olmayacaktır.” (s.38) Ölümün ortadan kalkışı ile birlikte; bir düşünün, neler olur? Kaos. Tek kelime, kaos! Her şeyi devletten bekleyen “halk” karmaşa içine düşer. Fakat söz konusu karmaşayı çözmek devletin yetki ve yeteneği kapsamında olmadığı için, otorite zayıflar. Sigorta şirketleri batar, cenaze levazımatçıları iflas eder. Hastaneler ilelebet dolu kalır; hasta, yaşlı ve asla ölmeyen insanlar için huzur evleri türemeye başlar. İnsanlar bu durumun yalnızca kendi ülkelerinde olduğunu, sınırın ötesindeki ülkelerde insanların öldüğünü keşfeder ve böylece ölmek isteyen; yaşlı, acılar ve ağrılar içindeki yakınlarını o ülkeye taşımaya başlarlar, kaçak yollarla. Devlet bu durum karşısında çaresizdir, hiçbir şey yapamaz. Böylece maphia denen bir örgüt türer, bu örgüt yüksek meblağlar karşılığında kişilerin sınırı geçmesinde onlara yardımcı olur. Daha sonra bu örgüt ile devlet gizli bir anlaşma yaparak yeni bir düzen kurarlar. Ne kadar tanıdık değil mi? Siyasetçiler koltuklarının, din kurumu itibarının, illegal örgütler de rantın peşinde. Kim diyor Saramago ütopya/distopya yazıyor diye, çıksın ortaya! Gördüğünüz gibi kendisi gayet gündelik yaşantımızı, toplumsal gerçekliklerimizi kaleme alıyor. İç dünyalarımıza değinmesi de cabası. Lütfen. Kitabın ikinci bölümünde bu eleştiri ve analiz temposu düşürülüyor ve objektif “ekonomi, din, devlet, siyaset” odağından uzaklaşarak, daha çok ana kahramanımız olan “Ölüm”e odaklanıyor. Ölüm geri dönüyor! Fakat bu sefer yöntemini değiştiriyor ve ölecek olan herkese, bir hafta öncesinden mektup gönderiyor. Buyurun, kaosa bir de buradan yakın. :) Yine bir kaos ortamı, bir hafta sonra öleceğini bilen insanlar kendilerini uyuşturucuya, sekse, alkole veriyor. Yine. Bu bölüm Ölüm’ün gözünden kaleme alınıyor. Saramago, o aykırı kişiliğini bir kez daha konuşturarak, ölümü bir kadın olarak tasvirliyor. Çirkin, korkunç, kaba ölüm imgesi yerine; zarif, çekici ve güzel bir ölüm çiziyor bizlere. İlk bölümün sonlarına doğru “arzulanan, aranan, istenen” ölüm; bu tasvirle tamanlanıyor adeta. Şöyle diyor olabilir mi Saramago acaba; “Siz hep ölümden korktunuz, onu korkunç, tiksinti verici, istenmeyen olarak bellediniz. Ama asıl korkmanız, sakınmanız gereken o değil. Korkmanız gereken; ölümün varken de yokken de hileye başvuran, kargaşa çıkaran, çığırından çıkan insandır!” Olabilir mi, ben soruyorum sadece… Çünkü bir şey hiç değişmiyor; ölüm yokken de varken de iktidar acımasız, din sömürü ile ayakta kalıyor ve insan hep ikiyüzlü! Bitireyim. Ölüm insanlara eflatun renkli mektuplarla, bir hafta sonra öleceğini bildiriyor. Fakat içlerinden birine (bir erkeğe) mektup gitmiyor, yani gidiyor da sürekli geri dönüyor. Ölüm mektubu gönderiyor, mektup geri dönüyor, geri dönüyor, geri dönüyor. Ölüm, bu kişiyi merak ediyor. Mektubun neden sürekli geri döndüğünü merak ediyor. Böylece kadın kılığına girerek bu adamı yakından tanımaya onun yanına gidiyor ve kitap başladığı cümle ile bitiyor: “Ertesi gün hiç kimse ölmedi.”
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir YokmuşJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202011,7bin okunma
··
151 görüntüleme
Murat Ç okurunun profil resmi
Saramago okumak sabır işidir. Onu ilk önce anlamak lazımdır. Yazdıklarını anlamaktan bahsetmiyorum, bizzat kendisini anlamaktan bahsediyorum. Daha sonra ise, icra ettiği eseri yani kitabını anlamaya sıra geliyor. Dümdüz yazar, asla hiçbir kurumdan çekinmez, lafını esirgemez, kılıç her zaman çekilmiştir, kılıfına koymaz. En başlıca hedefi din ve siyasettir. Hayatın her noktasına dokunur. Fikirleri sebebi ile çok sevilmez, aykırıdır. Saramago, bizim iç sesimizdir. Çoğu insanın söylemekten çekineceği şeyleri, kendi üslubu ile bize aktarmıştır. Fikirlerine katılmak ya da katılmamak okurun seçeneğidir elbette. Saramago okuyorsanız, noktayı unutup, virgül ile kardeş olacaksınız. :)) Güzel tespitlerle bize sunduğun inceleme için teşekkür ederim. Eline sağlık. :)
Çaça okurunun profil resmi
Yalnızca Saramago hakkında bile uzun uzadıya inceleme yapılabilir, söylenecek o kadar şey var ki! Bu incelemeyi yazarken "keşke sitede yalnızca kitaplara değil de, yazarlara da inceleme yapabileceğimiz bir alan olsa" diye geçirdim içimden. Bazı yazarlar bunu hakediyor. Tespitlerin haklı ve yerinde. Bu güzel katkın için ben teşekkür ederim asıl.🍀
Çaça okurunun profil resmi
Okuduğumuz eserler bizlere yalnızca olay örgüsü sunmuyor; üslup, dil, kurgu, kelime dağarcığı, dünya görüşü, analiz gibi bir çok şeyi özümsüyoruz kitaplardan. Ve ben incelemelerimde bunlara da değiniyorum. Ama bizler "aaa spoiler vermişsin" diyoruz da "yaa üslubundan kurgusundan bahsetmişsin ama süprizi kaçtı" demiyoruz. Neden? Sadece hikayesi için mi okuyoruz :) Yapmayalım. Bir çoğumuz klasiklerin ve de popüler eserlerin konularını biliyoruz ama bu bizi okumaktan alıkoymuyor/alıkoymamalı. Çünkü kitaplar yalnızca olay örgüleri sebebiyle okunmaz. Diye düşünüyorum :)
Çaça okurunun profil resmi
Bize kendimizi özel hissettiren bir yazar Saramago, değil mi? :) Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim 🍀 Spoiler konusu ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum, hepimizin bildiği gibi bir kitap incelemesi yapılırken genel olarak kitabın adı, yazarı, basım yılı, yayınevi gibi künye bilgilerinin haricinde, kahramanları ve birbirleri ile ilişkileri, kitabın özeti, bakış açısı, dünya görüşleri, üslubu ve dili hakkında bilgi verilir. Künye kısmı sitede mevcut olduğu için hiçbirimiz ona değinmiyoruz. Fakat geri kalan kısmına da çok az bir kısmımız değiniyor. Genelde kitap hakkında hissedilen duygular, kitap ile ilgili anılar, kişisel görüşler yazıyoruz. Bu şekilde yapılan incelemer içerisinde keyifle okuduklarım da var ancak "inceleme" diyorsak; ben bilimsel yöntemler ile yapılanın tarafındayım. O da yöntemi gereği "özet" kısmını içeriyor. Bir kitabı okumadan önce incelemelerine bakmak, bence bunu göze almayı gerektirir. İnceleme okurum ama spoilerle karşılaşmak istemem diyenlere de biraz gerçekçi olmalarını tavsiye ederim :)
Çaça okurunun profil resmi
Paylaşın elbette, en fazla uyarı eklersiniz "spoiler içeriyor" diye. Korkanlar ve mızıklananlar da okumaz böylece :))
Şerife Karakaya okurunun profil resmi
Ne güzel anlamışsınız Saramago'yu. Saramago'nun cesur okurları başlığı sabah sabah bir özel hissettirdi, anlatamam :) Yazarın kendine has yazım tarzının hissettirdiği duyguyu da çok iyi tarif etmişsiniz. Bu kitabı da okumuş bir okur olarak bol spoiler var sanki diye düşünüyorum :)) Kaleminize sağlık çok güzel noktalara değinmişsiniz. :)
Alihan Yavuz okurunun profil resmi
Kafirlik cesaret mi, akil disilik mi, o ölüm bizlere kavustugunda anlayacagiz.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.