Öncelikle bu kitap Mungan'ın ilk kitabı olması dolayısıyla bazı yazınsal acemilikler içeriyor olabilir. Öte yandan Mungan, Mardinli ve Mezopotamya kültürünü iyi bilen bir yazar. Bu noktada Yaşar Kemal ne kadar Çukurova'ya hakimse Mungan'ın da o yöre kültürünü bilmesi ve yazması doğaldır. Bunda bir öykünme veya klişe olduğunu düşünmüyorum. Tam tersine aynı çerçeveden bakan yazarların büyüklüğünün paylaşımı gibi bir nevi.
Karakter konuşmalarına gelirsek;
Altıncı tüfeklinin toprak reformuna dair kuşkularının ve umudunun olması onu entelektüel yapmaz, aklı karışmış bir köylü yapar. Ayrıca entelektüelliğin özü akıl karışıklığı değil midir zaten yeni öğrenilenlerden ötürü?
Birinci ve ikinci tüfekli, bataklığın taze umut olduğunu ve onunla avunulduğunu belirtirken yakınındaki bir doğa olayı İle duygu çağrışımını birleştirmiş ve bu da doğaldır. Köylülerin de sade ve vurucu çıkarımları vardır. Hatta fazla bilgi bombardımanı yerine hayatın sunduğu gerçekleri daha net görebilenler değil miydi eski bilge köylüler?
Ben kitabı okumadığım için yazım biçimi hakkında yorum yapamam elbette haklı olduğun noktalar vardır ki sana hitap etmemiş. Öte yandan Yezidilik gibi bir konuyu işlemesi de yürek isteyen bir taraf! Çünkü müslüman mahallesinde salyangoz satmaya benziyor. Bunun temelinde Mardin'in çokkültürlü yapısı saklı sanırım.
İncelemen gayet dayanakları olan, güzel bir yazı olmuş. Öte yandan Murathan Mungan konusunda hemfikir olamadık ne yazık ki. Bu kitabı da merak ettim bu arada. Okumak isterim.