Ramazan: "Okuyun Lütfen...": Okuyun Lütfen... Dün kütüphaneye kitap almaya gittim ve orada kitaplara bakarken bir teyze geldi. Evet yaşlı bir teyze. Tahminime göre yaşı 65 dolaylarında, üzerinde yeleği, uzun çiçekli eteği, başörtüsü ile tam bir Anadolu çiftçi kadını... Hani görseniz dersiniz ki evde torunlarıyla vakit geçiren, komşularıyla oturan bir teyze. Ama öyle değil teyzenin elinde üç...

Okuyun Lütfen...

Dün kütüphaneye kitap almaya gittim ve orada kitaplara bakarken bir teyze geldi. Evet yaşlı bir teyze. Tahminime göre yaşı 65 dolaylarında, üzerinde yeleği, uzun çiçekli eteği, başörtüsü ile tam bir Anadolu çiftçi kadını... Hani görseniz dersiniz ki evde torunlarıyla vakit geçiren, komşularıyla oturan bir teyze. Ama öyle değil teyzenin elinde üç tane kitap vardı. Ben sandım ki torunu falan okuyorsa hazır bu tarafa işi düşmüşken verdi ninesine o da değiştirmeye geldi. Hayır! Teyze kendisi okuyormuş bu kitapları. İkisini okumuş ve değiştirmeye getirmiş, birisinin de süresini uzattıracak... Sonra Kızılay'a geçtim ve kafelerin önlerinden geçerken orada oturan benim gibi gençleri görünce aklıma yine o teyze geldi. Dedim ki bu teyzenin yaşı artık belli bir yere ulaşmış ve bu ülkeye, kendisine katacağı şeyleri çoktan yapmış belki birçok evlat yetiştirmiş ve şimdi kütüphanede kitap okuyor. Ama bir de burada kendisine ve ülkesine, ailesine değer katacak şeylerle uğraşmak duruken burada oturup arkadaşıyla dedikodu yapan bir gençlik var. (sözüm herkese değildir çünkü herkes böyle değil ama çoğunluk böyle ne yazık ki) O teyzenin yüzüne baksanız dersiniz ki bu teyze belki okuma yazma bilmiyor. Hayır! Biliyor hemde en iyisinden. Belki dersiniz ki bu teyze evde yaşıtları gibi oturup izdivaç programı vs şeyler izliyor. Hayır! Kütüphaneye geliyor, kitap alıp vaktini o şekilde geçiriyor. Belki dersiniz ki okuyor da kesin küçük kısa kitaplar okuyordur. Hayır! Ne okuyor biliyor musunuz?

Karamazov Kardeşler İşte öyle üç beş değil bin sayfalık bir kitabı okuduğunu ve

Fyodor Dostoyevski 'nin yeni kitabını almaya geldiğini söylüyor. Kısacası insan ne olursa olsun yaşına, tipine, kıyafetine bakarak ön yargılı olmamalı ve yaşı ne olursa olsun kendine değer katan şeyler peşinde olmalıdır. Okumaya okutmaya kitabı sevdirmeye mecburuz. Unutmayın ilk emir sev değil, yaşat değil, düşün değil, OKU! OKU! Evet okumalıyız; karanlıklar aydınlık olsun diye, boş geçen anlar dolsun diye her an her yerde okumalıyız...

··

34 görüntüleme