Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

152 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Etgar Keret İsrail'li bir yazar. Hikaye yazmaya zorunlu askerlik döneminde başlıyor. Tamamen boşluktan. Anladığım kadarıyla İsrail'deki askerlik sistemi de bizim ülkemizdeki gibi. Yıllar sonra verdiği bir röpartajda ;o zamanlar bu kısa hikayelerinin bir kitapta derlenip , basılabileceklerine hiç ihtimal vermediğini itiraf ediyor. Bir çok hikayesi için de böyle düşünmekte sonuna kadar haklı. Fazla absürt , daha dogrusu saçma ve düz yani anlatmak istediği bir şey de yok. Tam anlamıyla "gündüz karalamaları".. Ama hikayelerinin hepsinin böyle olmaması , tam aksine bir derinliği olması ve farklı bir coğrafyanın hikayelerini anlatması , yazarı Batı'da ve dünyanın diğer coğrafyalarında hakettiği bir üne kavuşturmuş. Ne yazık ki , biz Türkler , İsrail'le hemen hemen aynı coğrafyayı paylaştığımız için bu coğrafyadan kaynaklı farklı olguların önemli rol çaldığı hikayelerinden , Batı'lıların aldıği o tatı alamıyoruz. Örneğin "siren" adlı hikayeyi ele alalım; kahramanımız tam köşeye sıkıştırılmış , dayak yemek üzereyken çalan sirenler üzerine tüm insanların esas duruşa geçmesi sayesinde olay yerinden kaçıyor ve kurtuluyor. Ben eminim bir Avrupa'lı bunu okurken hiç böyle bir son tahmin edemeyecektir ve önce şaşırıp sonra da gülümseyecektir. Belki de "nerden gelmiş böyle bir fikir bu yazarın aklına" diye içinden söylenecektir. Ama ben bir Türk olarak bundan daha absürt ve gerçek bir olayı ana haber bültenlerinin birinde izlemiştim. Bir mahkumu adliyeye götüren iki jandarmanın , yakınlardaki bir okulda seslendirilen İstiklal Marşı'nin sesini duymalarının üzerine hazırola geçerek mahkumu ellerinden kaçırmalarıyla ilgili haberden bahsediyorum. En çok etkilendiğim hikaye ise "iyi niyet" adlı olandı. Içine melek kaçmış bir insanın bu dünyada artık yaşayamadığı için kendini öldürtmek istemesi ama kimsenin bu kadar iyi niyetli bir insanı öldürmeye elinin gitmemesi. Çok düşündürücü bir hikaye idi. Bu dünyada yaşayabilen , bir şekilde hayatin bir ucundan tutunmuş hayatını idame ettirebilen insanların bir derece de olsa kötü niyetli insanlar olmak zorunda olması gerekiyor. Öyle ya ; dünyada her an her saniye ne zülmler , haksızlıklar , gaddarlıklar , adaletsizlikler yaşanıyor ama medya vasıtasıyla bizim gözümüze sokulmadıkça rahatımız bozulmuyor. Rahatımız bozulunca ise öfkeleniyor , üzülüyor, kınıyor ve lanet ediyoruz.. 1 hafta sonra , gazımız alındıktan sonra hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Kaçımız sokaklarda soğukta yatan insanlar olduğu için uykularımızdan oluyoruz. Ya da komşumuz açken karnımızı doyuramıyoruz. Böyle hassasiyetler sadece peygamberlerde ve bu hikayede kendi öldürtmek isyeyen karakterde var.
Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü
Tanrı Olmak İsteyen Otobüs ŞoförüEtgar Keret · Siren Yayınları · 20101,294 okunma
·
395 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.