Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1040 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Tarih, kitaplarda anlatılanlar gibi midir yoksa bireylerin yaşadıkları gibi midir? 1000 sayfa boyunca yazar bu soruya yanıt arıyor. Cevabı da sonunda okuyucuya bırakıyor. Yazar bir demecinde, “Sadece politik ve ekonomik tarih bizi doğru yoldan saptırır; yazarı asıl ilgilendirmesi gereken insanoğlunun kaderi ve tecrübeleridir.” diyor. Bu bağlamda bu kitap çok farklı bir bakış açısıyla sunuluyor. Siyasi ve ekonomik tarihe odaklanmak yerine yazar insanlığın kaderine ve yaşadıklarına odaklanıyor; olaylarda sıradan insanları kullanarak, kırsalda yaşayan bir Çin ailesini neredeyse tüm 20. yüzyıl boyunca anlatarak Çin tarihini tekrar yazıyor. Bir Çin bedduası der ki: “Yanlış zamanda yaşayasın.” Kitabı okurken nedense aklıma sürekli bu söz geldi durdu. Çünkü burada yanlış zamanda yaşayanların kadınlar olduğunu anladım. Zaten yazar kitabını da dünyadaki tüm annenlere ithaf ediyor. Tarih boyunca her kültürde en çok acı çeken kadınlar olmuştur. Pearl Buck’ın kitaplarına az çok aşina olanlar Çin’de kadın olmanın ne demek olduğunu iyi bilirler. Yazar son bölümde annenin genç kızlık dönemini anlatarak kadınların çektiği işkenceyi gözler önüne seriyor. Çin’de kadın olmak zordur. Tarih boyunca Çinli kadınlar ezilmiş, değersiz kılınmış ve sömürülmüştür. Onlar için evlenmemek diye bir seçenek hiç olmamıştır. Çocuk yapmamak diye bir şeyleri de yoktu. Kız doğurmak gurur duyulacak bir özellik değildi. Kadınların değil ikinci sınıf, insan yerine bile konmadığı bir toplumda 8 kız çocuğu dünyaya getiren bir annenin dramı anlatılmaya değer gerçekten. Kim ne derse desin bu kitap kadınlar hakkındadır. Gizli öznesi de, sözde öznesi de, gerçek öznesi de ka-dın-dır. Roman, Japon İstilası sırasında Jintong’un doğumuyla başlıyor. Anne sekizinci doğumunu gerçekleştirdikten sonra hikâyenin anlatıcısı Jintong oluyor ve kitabın büyük bir kısmı Jintong ekseninde dönüyor. Shangguan Lu’nun tek oğlu bize annesinin, kız kardeşlerinin ve onların ailelerinin hikâyesini trajikomik bir dille hikâye ediyor ya da okura öyle geliyor. Mo Yan’ın tarzından mıdır nedir sadece bu kitabında değil, yazdığı tüm kitaplarda en trajik olayda bile bir güldürü unsuru bulmak mümkün. Gözler deşilirken, beyin bin bir parçaya bölünürken, oluk oluk kan akarken bile en azından ben bunları yeri geliyor kahkahalarla okuyorum. Çin’in yakın tarihine yapılan bu büyülü yolculukta Jintong ve ailesi Boxer İsyanı, Komünist Devrim, Japon İstilası, Kültür Devrimi, Mao’nun ölümü, Büyük Kıtlık, İç Savaş gibi Çin tarihine ışık tutmuş tüm olaylardan nasibini fazlasıyla alıyor. Evleri adeta yolgeçen hanı gibi oluyor. Her yeni bir olayda kartlar tekrar karılıyor ve bir önceki olayın kahramanı bir sonraki olayın haini olabiliyor. Kitapta olaylar oldukça derinlemesine irdelenmiş, zaten bu kitabın kalınlığından da belli oluyor. Bazen ufacık bir olay 50 sayfa süren tasvirlerle anlatılıyor. Grafik roman tarzına da girebilecek bu kitapta beş duyu organına hitap eden çok fazla betimleme var. Yazar olayları sadece dinlememizi değil, koklamamızı, tatmamızı da istiyor. Bunu da çok iyi başarıyor. Tüm kitap boyunca zaman düz bir çizgide ilerlese de son bölümde annenin çocukluğuna ve evliliğine dair özel bilgileri okuyoruz ve eşi kısır olduğu halde 9 çocuğu dünyaya nasıl getirdiğini öğreniyoruz. Olaylar birinci ve üçüncü tekil kişi tarafından anlatılıyor. Üçüncü tekil kişi ile başlayan anlatım Jintong’un doğumuyla birinci tekil kişiye dönüşüyor ve olayların büyük bir bölümü onun bakış açısıyla anlatılıyor. Kitabın kalınlığı okuyucuyu hiç korkutmasın çünkü olaylar hiçbir kafa karışıklığına mahal vermeden su gibi akıyor. Bitirmeden önce yazarın dilimize çevrilmiş beş kitabının da Çince aslından çevirmeni olan Erdem Kurtuldu burada ayrı bir teşekkürü ve övgüyü hak ediyor. Çevirmen 5 kitapta da yazarın üslubunu birebir yansıtmayı başarmış. Eğer bu incelemeyi okuyorsa kendisine şunu sormak istiyorum: “Erdem Bey, çevirinizin her kelimesini çok beğendim, özellikle küfürlerin çevirilerine bayıldım. Bu küfürler Çincede de bu kadar içten mi ediliyor?” Burada küfürler kısmına ayrı bir parantez açmış olayım. Mo Yan’ın ağzı biraz bozuk, bunu tüm kitaplarında görmek mümkün, ama bu küfürler o kadar içten, o kadar yerinde, karaktere o kadar yakışıyor ki hiçbiri sırf edilmiş olmak için edilmemiş! Keşke tüm küfürleri burada yazma imkânım olsaydı! Maalesef bu küfürlere gülebilmek ve espriyi anlayabilmek için okuyucunun karakterleri tanıması ve hikâyenin içinde olması şart diye düşünüyorum. Aksi takdirde bu cümleler ayıp sayılabilecek birkaç kelimeden fazlasını ifade etmeyecektir burada. Edebiyat mutluluksa, okumaktan zevk almaksa eğer bu kitap bunları fazlasıyla karşılıyor. Yazarın tarihi kitaplara göre değil, kendi kişisel deneyimlerine göre anlattığı bu kitabı 2018’de okuduğum en iyi kitap oldu, bunun yanında dilimize çevrilen tüm kitapları içinde en iyi kitabının bu olduğunu söylesem hiç abartmış sayılmam. Peki iri kalçalar ve iri memeler ne alaka? Bu sorunun cevabını da okuyucu versin. Keyifli okumalar.
İri Memeler ve Geniş Kalçalar
İri Memeler ve Geniş KalçalarMo Yan · Can Yayınları · 2019518 okunma
··
2.132 görüntüleme
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
İncelemenin ilk cümleleri hakkında bişeyler yazmak istiyorum. Tarihin kitaplarda anlatılanlardan ibaret olmadığını genç dimağlara farkettirmek tarih öğretmenlerinin görevi.Normal bir tarih öğretmenini baz alırsak muhakkak bu farkındalığı oluşturmak için bunun altını derslerinde çizer.Ama şu da bir gerçek ki öğrenme olayının gerçekleşebilmesi için hazır bulunuşluk seviyesinin her bireyde yeterli olması gerekir.Çünkü bazı şeyler bazı anlama gelmez kuralı okul sıralarında da geçerli.Karşıdaki insan potansiyeli kadar ve bakış açısına göre anlatılanı anlayacak yani.. Tarih felsefesine göre tarih yazıcılığında benimsenen yöntemler vardır ve ona göre bir yazım şekli ortaya çıkar en birinci amaçta öğreticilik amacıdır.Tarih yazılırken fayda güder yani ders çıkarmak amacıyla gelecek nesillere aktarılarak yazılır.Ama bu yazarın benimsediği yoldan da yani Çin’in o döneminde yaşamış bir kadın üzerinden Çin’in sosyal ve ekonomik yaşamı hakkında kanılara varabiliriz daha ilgi çekici ve gerçeklik algısı duygusunu hissetmemize yakın bir yöntemdir.Bugün araştırmacı tarihçiler arşivlerde yıllarını veriyorlar belgeleri tasnif ederek.Mesela Kocaeli’de 1500 yıllarında Doğanpınar beldesinde yaşamış iki aile arasındaki çekişmeler,kan davaları ve bu konu hakkında bir sürü kadı yazışmaları gibi evrakları tarihçiler okuyor ve okuduklarından yani veri analizlerinden o devrin sosyal ,siyasal, ekonomik hayatı hakkında durum sonuçlarına ulaşıyor çünkü çoğunluğun bilmesi gereken o çekişmeli ailenin bireylerinin kimler olduğu,karakterleri,eşkalleri ve yaşandığı andaki birbirlerine karşı kullandıkları sözler değil.Genel diye tabir edeceğimiz çoğunluk veri okuması yapamaz doğrudan sonuçlar o kitleler için daha anlaşılır olur. Yazar aynı zamanda kitabın ismini ne koysam da kapağın içindekileri okuyacak kadar merak ettirsem diye en afilli başlığı bulmuş:))
N okurunun profil resmi
Bu kadar uzun ve titiz yorumunuz için teşekkür ederim. Tarih yazıcılığı konusunda ise çok bilgi sahibi değilim:) Hangi tarih daha geçerli ya da güvenilirdir: Tarihçilerin anlattıkları mı yoksa insanların yaşadığı tarih mi? Bence Mo Yan bunun cevabını en güzel şekilde vermiş. Okumadıysanız tavsiye ederim. Çok keyif alırsınız. :)
İclâl okurunun profil resmi
Moyan merak ettiğim yazarlardan. Inceleme için teşekkürler. Hem yazar, hem kitap, hem de çeviriyle ilgili fikir oluşturması açısından çok yönlü ve güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık 😊
tugbaokuyor okurunun profil resmi
Keyifle okumuştum🤗❤
N okurunun profil resmi
Gerçekten keyifle okunacak bir eser. :)
Atticus okurunun profil resmi
Sayın hocam,kitabı okuyacaklarima ekliyorum.Sizin yorumlarınızı okumak çok keyifli.Özveriyle yazıyorsunuz,yılların birikimi ve emeğini okuyucuyla paylaşmanız cömertliktir.Çin tarihini merak ediyorum,bu tarz kitapları severim.Kaleminize sağlık...
N okurunun profil resmi
Eksik olmayın hocam. 🙏Güzel sözleriniz için teşekkür ederim 😊
Nesrin A. okurunun profil resmi
8 kız çocuğu doğurmuşsa herhalde kitabın ismi de bunların kadınlıkta doğurganlık sembolü olmasına ithaf edilmiştir :) Ne zarif bir beddua 'Yanlış zamanda yaşayasın.' Pearl S.Buck'ın 'Ana'sındaki isimsiz ana acı vermişti bana, her yerde kadın olmak zor. Elinize sağlık, daha tavsiye ettiğiniz diğer kitabını da temin etmeme rağmen kalınlığından elim gitmedi, bunu da ekliyorum en kısa zamanda okurum bu kadar beğendiyseniz.
N okurunun profil resmi
Aldığınız ve bu kitap yazarın en güzel kitapları Nesrin Hanım. Okurken ikisinden de çok büyük keyif alacağınıza eminim. Sayfa sayısı sizi hiç yıldırmasın.
derya okurunun profil resmi
betimlemeleri ile okurlarına o anı yaşatan efsane kitap😊o kadar uzun süre elimde kaldı ki inceleme ile karşılaşana değin kitabı bitirdiğimin paylaşımını yapmadığımı farketmedim🙈 Jintong,4.abla ve 8.ablanın favorim olduğu kitap,sayfa sayısı ile biraz ürkütse de mutlaka okunması gerekenlerden.İncelemeniz 👏🏻👏🏻👏🏻fazlasıyla hakediyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.