İncelemenin ilk cümleleri hakkında bişeyler yazmak istiyorum.
Tarihin kitaplarda anlatılanlardan ibaret olmadığını genç dimağlara farkettirmek tarih öğretmenlerinin görevi.Normal bir tarih öğretmenini baz alırsak muhakkak bu farkındalığı oluşturmak için bunun altını derslerinde çizer.Ama şu da bir gerçek ki öğrenme olayının gerçekleşebilmesi için hazır bulunuşluk seviyesinin her bireyde yeterli olması gerekir.Çünkü bazı şeyler bazı anlama gelmez kuralı okul sıralarında da geçerli.Karşıdaki insan potansiyeli kadar ve bakış açısına göre anlatılanı anlayacak yani..
Tarih felsefesine göre tarih yazıcılığında benimsenen yöntemler vardır ve ona göre bir yazım şekli ortaya çıkar en birinci amaçta öğreticilik amacıdır.Tarih yazılırken fayda güder yani ders çıkarmak amacıyla gelecek nesillere aktarılarak yazılır.Ama bu yazarın benimsediği yoldan da yani Çin’in o döneminde yaşamış bir kadın üzerinden Çin’in sosyal ve ekonomik yaşamı hakkında kanılara varabiliriz daha ilgi çekici ve gerçeklik algısı duygusunu hissetmemize yakın bir yöntemdir.Bugün araştırmacı tarihçiler arşivlerde yıllarını veriyorlar belgeleri tasnif ederek.Mesela Kocaeli’de 1500 yıllarında Doğanpınar beldesinde yaşamış iki aile arasındaki çekişmeler,kan davaları ve bu konu hakkında bir sürü kadı yazışmaları gibi evrakları tarihçiler okuyor ve okuduklarından yani veri analizlerinden o devrin sosyal ,siyasal, ekonomik hayatı hakkında durum sonuçlarına ulaşıyor çünkü çoğunluğun bilmesi gereken o çekişmeli ailenin bireylerinin kimler olduğu,karakterleri,eşkalleri ve yaşandığı andaki birbirlerine karşı kullandıkları sözler değil.Genel diye tabir edeceğimiz çoğunluk veri okuması yapamaz doğrudan sonuçlar o kitleler için daha anlaşılır olur.
Yazar aynı zamanda kitabın ismini ne koysam da kapağın içindekileri okuyacak kadar merak ettirsem diye en afilli başlığı bulmuş:))