Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

108 syf.
10/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
"Arıyorum cebimde masalımın mutlu sonunu"
‘’Hatıraların insanın içini acıttığı yaşlara gelmiş olmalıydı. ‘’ Karlı geçen bir hafta sonundan sonra bize el sallayan dingin bir Pazartesiye sendromsuz giren bir insan olarak inceleme yazmaya karar verdim. Depresyon şalım ve ben bu satırları yazmaya hazırız. Fonda Adelle-Hello. Şu an için her şey beni motive edecek düzeyde. Aslında uzun zamandır inceleme yazmıyorum. Gerçi ben uzun zamandır herhangi bir şey yazmıyorum. Biraz tembellik, biraz içimden gelmeme. Ama bu zinciri kırmamam için hiçbir neden yok. Bu yüzden bir kuple saçmalarsam ekranı ebediyete kadar yukarı kaydırabilirsiniz :) Ve bir tane daha ruhumu ve beyin hücrelerimi tarumar eden kitabın kapağını kapattığım için buruk bir mutluluk yaşıyorum. Bu kitap bana hatırlamak istemediğim anılarımı hatırlamama, aşamadığım bir olguyu tekrardan sorgulamama neden oldu. Bahsetmek istediğim konu kadınlar için belirlenmiş tesettür normları ve toplumun bu konu için seçmeyi uygun gördüğü (sadece) kadınları kapsayan ahlak anlayışları. Ben biraz tek yönlü kadın gözünden ele almayı deneyeceğim. Ancak bu konunun çetrefilli, dallı budaklı, ucu birçok şeye dokunan bir konu olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ama ben bu gerçeklere değinmek istemiyorum. Değiştiremeyeceğim şeyler üzerine bir müddet akıl sağlığımı korumak için böyle bir yol izlemeye karar vereli çok oldu. Her neyse… Çador; ülkesinde savaş çıkmadan önce sürgün olmuş Akhbar ‘ın savaş bittikten bir müddet sonra ülkesine dönmesini ve ailesini arama sürecinde ruhunda yaşadığı ete kemiğe bürünmüş esas sürgünü konu alıyor. Yazarın dili oldukça sade, akıcı; mekan ve duygu betimlemeleri çok başarılı olunca konunun özüne daha fazla odaklanmanız kaçınılmaz oluyor. Akhbar ile savaşın yıkımında geriye kalmış o şehirde siz de ümidinizi bir an kaybedip; o seslerde, o kokularda, yoldan geçen her bir gölgenin tavırlarındaki kaybettiğiniz yakınlarınıza benzerliklerini görürken tekrardan canlanan ümidiniz; cebinizdeki kum gülüne dokunarak kendi çölünüzde ilerliyorsunuz. Ancak her gidenin dönmeye karar verdiğinde sahip olduğu yanılgı gibi bırakılıp gidilen yerlerin aynı kalacağını düşünmek en büyük yanılgınız oluyor. En kötü yabancı çeşidinin bir zamanlar tanıdığın insanlar arasından çıkmasına alışman zaman alsa da her iki taraf için de zamanın bu kadar farklı akmasına anlam vermeniz zaman almıyor. Bir masalda ya da kitapta okuduğunda hoşuna gidecek sözleri duymak, o sözleri yaşamış olmak hiçte hoş değil diyen Mungan haklıydı. Sayfalar ilerledikçe bu arayış benim için hiç hoş olmayan noktalara geldi. ‘’Bunca zaman konuşmaya çekindekleri her şey yüzlerinde tortulaşarak kıraç suskunluklara, yalçın yalnızlıklara yol açmıştı.’’ Bunca zaman evet bunca zaman konuşmayı istemediğim şeyleri yazmak bu çekinmeleri özgürleştirip, cesur bir kimliğe büründürebilir miydi? Yasaklar, kurallar, günahlar… Etrafınızdaki her hangi bir insana zarar verebilecek her hangi bir davranışınızın, duygunuzun, eyleminizin kısıtlanması, yok edilmesi. Peki bu kuralların kimliği, cinsiyeti olabilir miydi? Bir anlık gayri ihtiyari göz göze gelmekten, çıplak ayaktan, bileklerden, ojeden, gülümsemeden kahkaya dönen açık ağızdan, özür dileyerek yazıyorum ottan boktan hallenen dizginlenemeyen bir şehvetten söz ediyorsak neden olmasın? Neden bu sapkın düşüncelere sahip olan şahıslar kendinde çözüm aramak yerine onlara göre sorunun kaynağı kadınları sıkı sıkıya kapatmayı, bir kafese hapsetmeyi, yanında bir erkek olmadan sokağa çıkarmayı yasaklamayı, yüksek sesle konuşmayı menetmeyi denemesinler. ‘’Burkaya giden yolu çador açar, ‘’ demişti kadın. ‘’Çador, annelerimizin, ninelerimizin geleneksel ve masum başörtüsü değildir yalnızca. Kafalarımızdaki köprüdür. Örtünmek bir ahlak haline getirildiğinde, arkası mutlaka gelir; karara karara gelir. Örtünmenin sonu yoktur. Kadınların kefene kadar örtünmek zorunda kalırlar. ‘’ ÖRTÜNMEK BİR AHLAK HALİNE GETİRİLDİĞİNDE ifadesini beynime de kalın puntoyla yazdıktan sonra düşünüyorum ben bu resmin neresindeyim? Bi dk, bi dk nereye daha yeni başlıyoruz… Sene 2005. Trakya Üniversitesi Kimya Bölümünü kazandığım yıl. Örtünmeye karar verdim. Örtünmek diyorum benim için başka bir anlamı yok, hiçbir zaman olmayacak; ahlakını bez parçası ile kanıtlamaya ihtiyacı olmayan her insan için de böyledir eminim. Babam okuyan tek kızının öğretmenler tarafından fişlenmesini istememiş olacak ki bu kararımı ne destekledi ne de karşı çıktı. Trakya bölgesi; batının göz bebeği, aydın kimseciklerin, müstesna şahsiyetlerin yaşadığı kara parçası. 65 kişilik sınıfta 3 kişi örtülü; diğer insanların çoğu, bu örtülü okulda ise açık gördükleri kızlara uzak, yabancı, istemiyor. Ama içlerinden bir kız diğerlerinden farklı. Başarılı, hırslı, sevecen her insanı sadece insan olarak değerlendiriyor onun dışında her hangi bir sıfata ihtiyacı yok. Herkesle samimi olmasa da tanış. Başarılı olduğu için mi yoksa onlara da benzediği için mi bilinmez etrafça seviliyor. Barda çalan arkadaşları açılışta onu da görmek istediklerini söylüyor. Uzun saçlı, dövmeli, piercingli, içki içen, küfreden, okulla ilgisi olmayan, not isteyen, defterlerine hunharca davranan hiç kimseyi ona kötü davranmadığı sürece ötelemiyor, saygı duyuyor, farklı davranmıyor. Sene 2009. Son sınıf. Kurulan hayallere birkaç kulaç uzaklıkta, ümit dolu. Organik Kimya dersi; kürsüde tükürüklerini etrafa saça saça çarşaflı kadınlara hakaretler yağdıran bir öğretmen, dalga geçiyor. Türbanın eğitim kurumlarında yasaklandığı yıllar. O kız da açık. Kumral saçları fönlü, yüzü pudralı, kirpikleri rimelli. Diğerlerinden farksız olsa da dışı hiçbir zaman içini yansıtmayan. Ne göründüğü gibi olmayı, ne de olduğu gibi görünmeyi başarabilmiş. Söz istedi sakince konuştu olmadı, sonra bağırdı, çağırdı, kendini kaybetti. Oturdu, arkadaşlarınca sakinleştirildi. Yüksek lisans hayalleri o dersle birlikte o okul için son buldu. Mezun oldu. Birkaç ay sonra İTÜ yüksek lisans kazandı. Maslakta İngilizce kursuna yazıldı. ÜDS ‘den 65 alması lazım. Okul ileri düzeyde örtülü kadınlara tezat. Başörtülü bir insanın Atatürk ‘ü ve ülkesini sevebilme ihtimaline çok uzaklar. Onların örümcek beyinli, gerici, yobaz, siyasi olma fikirlerine ise oldukça yakın. Bu kızın bunları anlaması uzun sürmedi. Hiçbir zaman kadroya geçemeyeceğinin farkında, başarısız oluyor. Hayatında ilk defa başarısızlığı kabul etmek zorunda kalıyor. Antidepresanlar, çöküş, nereye varacağını bilemediği bir hayat, uzun bir süre etrafınca anlaşılamama, İTÜ gibi bir okulu nasıl bırakabilirsin diyen çoğunluk. 2010. Bir adama aşık oldu. Gülüşü onun hayallerinin ötesinde, çok güzel. O derin kuyudan çıkış. Mutluluk, acı, gözyaşı, vazgeçiş, sorgulama, geri dönüş, sürüncemede geçen yedi yıl uzaktan yaşanan bir aşk. Parmağında taşıdığı yüzük delicesine sevdiğini iddia eden kıskançlığa bürünmüş hakaretlerini söylemekten çekinmeyen, asla kapalılığı ona yakıştırmayan bir adama, artık ona çok yabancı olan adama ait. Sene 2017 evlenmek üzereyken o yine özgürlüğünü ve kendini seçiyor. Çünkü bir gün örtünmenin, kendi gibi olamamanın kalbinde pişmanlığa yol açmasına hiçbir zaman izin vermeyecek. Yazarın iki kitabını okumuş olsam da naif dili, bir erkek olarak kadınları bu kadar doğru ve içten yansıtması ona hayran kalmamı ve her zaman okumak istediğim yazarlar arasında yer almasını sağladı. Bu güzel kitapla tanışmamızı sağlayan, ötelemeden hemen okumamız için teşvik eden
Selman Ç.
Selman Ç.
'a çok teşekkür ederim.
Çador
ÇadorMurathan Mungan · Metis Yayınları · 20201,220 okunma
··
501 görüntüleme
Necip G. okurunun profil resmi
İşten yeni çıktım ve kafamda 1 cm boş yer yok:) İncelemenizi de o yüzden peş peşe iki defa okumak durumunda kaldım. Bir şey kaçırmak istemedim açıkçası. Son zamanlarda okuduğum, kendini bu kadar açık ve iyi ifade eden en iyi incelemelerden biriydi. Bence 8 Mart gibi simgesel günlerde aynı şeyleri tekrar etmek yerine bu tip yazıların, fikirlerin çok daha ön plana çıkması gerekiyor. Ellerinize sağlık Esra hanım, umarım daha sık karşılaşırım yazılarınızla... Selam ve sevgilerimle...
Esra Koç okurunun profil resmi
Necip Bey çok mutlu oldum, yazdıklarınız çok değerli benim için. İncelemelerini fikirlerini beğendiğim okurlar tarafından yazdıklarım beğenilince çok daha mutlu oluyorum. Kadınların özgürce kendilerini ifade edebildiği bir dünyada yaşamak çok isterdim. Vaktim oldukça tabiki yazarım. Sevgiler, saygılar..
2 sonraki yanıtı göster
Selman Ç. okurunun profil resmi
İncelemeye attığın başlık ile başlayayım yoruma :) Melike Şahin detayı gözden kaçmadı :) Ekleyelim şöyle youtube.com/watch?v=uWN3Pp0... Bu aralar sitede Çador rüzgarları esiyor ne güzel. İncelemeni yaşadığın olaylarla desteklemen ayrı bir hava katmış ve kitabın özü ile gayet uygun olmuş. Aşağı yukarı aynı dönemlerde okumuşuz biz okurken de bu sıkıntılar vardı maalesef. Ben de incelememde yazmıştım açılmak, kapanmak vs fark etmez eğer bu dayatma sonucu oluyorsa problem haline geliyor her daim. Bir dönem gelir kapandıkları için hakları elinden alınır insanların, bir dönem gelir açık giydiği için darp edilir vs. Aynı şey, aynı kara zihniyet. Neyse emeğine sağlık. Umarım bu kitap ve konu daha çok okunur ve anlaşılır.
Esra Koç okurunun profil resmi
Teşekkürler Selman. Söylediğin gibi keşke kafamızdaki önyargıları kırabilsek. Ben bu konuda bu şekilde olumsuz şeyler yaşadım diye sadece örtülü insanların yaşadığı sıkıntılar değil bunlar. Her konuda yaşam tarzı ve tercihleri adına sıkıntı yaşayan herkes için geçerli. Hayalini kurduğumuz bir Dünya 'ya kavuşabilmek için daha çok okumalı, anlamalı, paylaşmalıyız..
1 sonraki yanıtı göster
Ebru Ince okurunun profil resmi
Baya baya "iç döküm" olmuş :) iyi ki de okuduk Emeğine sağlık :))
Esra Koç okurunun profil resmi
Teşekkürler Ebru abla. Öpüyorum seni kocaman.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.