Gönderi

975 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu yorumu okuduğum zaman yapmış olmama rağmen bir türlü yükleyemedim sadece yazmış olduğum için yüklüyorum... üzgünüm... Seri çok güzel gidiyor. Yani pek inceleme yapma fırsatım olmuyor, daha doğrusu üşeniyorum ama güzel gidiyor. Ve bu kitap da diğerleri gibi muhteşemdi. Biraz sıkıcıydı ama olsun o kadar da olsun bakalım, bin sayfa kitap sonuçta.. Ateş Kadehi’nde karakterlerin ergenliğe girişi vardı. O gerilimi falan hissetmeye yavaştan başlıyordunuz. Aynı zamanda Ateş Kadeh’i, Lord Voldemort’un geri dönüşünün duyurulduğu kitaptı. Yani, yeni bir dönemin başlayacağına işaret eden kitap. Bu kitapta da, o yeni dönemin başlangıcının ilk demlerini okuduk. Kitabın başlarında Harry yine kuzeni Dursleyler’in evine sıkışıp kalmış vaziyette. Ne Voldemort hakkında bir haber bulabiliyor ne de arkadaşlarından herhangi bir mesaj alabiliyor. Dolayısıyla hiçbir şeyden haberdar olamadığı için sinirleniyor. Birde bunun üzerine, yaşadığı mahalleye imkansız olmasına rağmen Ruh Emiciler baskın yapıyor ve kuzeni Dursley’i hak etmediği halde onlardan kurtarmak için Patronus büyüsü yapıyor. Ancak şöyle ufak bir sorun var: Harry daha önce Muggleların yanında büyü yaptığı için bir ihtar almıştı ve ikinci defa yapınca Hogwarts’tan atıldığına dair bir mektup geliyor. Haliyle daha fazla sinirleniyor ama daha sonra Moody ve tayfası onu oradan çıkartıyor ve Ron, Hermione ve diğerlerinin yanına, Zümrüdüanka Yoldaşlığı Karargahı’na götürülüyor. Harry orada Hermione ve Ron’a ona hiçbir şey söylemedikleri için bağırıp çağırıyor. Hermione ve Ron her ne kadar “Dumbledore söylemememiz için bize yemin ettirdi” demesine rağmen Harry aldırmıyor ve ben sizden daha iyiyim falan filan diye boş boş konuşuyor ve sizde ağzının ortasına bir tane yapıştırma isteği uyandırıyor. Daha sonra okul başlıyor. Harry için de başlıyor çünkü duruşmaya çıktı ve duruşma da aklandı. Çoğunluk onu suçsuz buldu çünkü hayatı tehlike de olduğu için büyü yapmıştı. Her neyse, okul başlıyor ve tabii ki yeni bir Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmeni var: Dolores Umbridge. Kadın rastlayabileceğiniz en sinir bozucu insan. Hogwarts’a zaten Sihir bakanlığı sayesinde geldi çünkü gerizekalı Sihir Bakan’ı Fudge, Voldemort’un geri döndüğüne inanmıyor ve Dumbledore’un onun bakanlıkta ki yerini kapmak için Hogwarts öğrencilerinden oluşan kendi ordusunu yaptığını zannediyor. Bu yüzden öğrencilerin Karanlık Sanatlara Karşı Savunma’da gelişmesini önlemek için tüm uygulamaları kaldırıyor. Sadece okuyor ve yazıyorlar. Asla büyü yapmıyorlar. Hal böyle olunca Hermione, Harry’e KSKS öğretmeni olup olamayacağını soruyor çünkü Voldemort’a karşı yeri geldiğinde kendilerini savunmaları gerekecek. Harry’de kabul ediyor ve dersler başlıyor. Orada nerdeyse otuz kişi Karanlık Sanatlara Karşı Savunma çalışmaya başlıyor. Gün geçtikçe herkes daha iyi oluyor, gelişiyor. Ama iyileşen ve gelişen tek şey Karanlık Sanatlar’a Karşı Savunma değil. Harry’nin kabusları gün geçtikçe daha kötü oluyor, Snape ona zihnini kapatabilmesi için Zihinbend dersleri veriyor ancak Harry Düşünseli’nde onun bir anısını görmesiyle Snape sinirleniyor ve dersi kesiyor. Gün geliyor ve Harry kabusun da Sirius’a eziyet edildiğini görüyor. Daha önce de rüyaları gerçekleştiği için buna inanıyor ve Sirius’u kurtarmak için Esrar Dairesi’ne gitmeye karar veriyor. Ve sonra Esrar Dairesi’ne gidiyorlar. Son yüzlük, evet. Orada Ölüm Yiyenlerle savaşıyorlar, gizli silahı Voldemort’un ele geçirmesini önlemeye çalışıyorlar… gerçekten harikaydı. Sonda yaşanan o duyguları o kadar rahat hissediyordunuz ki… çünkü Ölüm Yiyenler kaçmış durumda, onlarla hayatları pahasına savaşıyorlar çünkü her biri neredeyse onların ailesine eziyet etmiş ya da öldürmüş… özellikle Neville’e o kadar üzüldüm ki… Ve Snape’in o anısı. Snape’in geçmişiyle ilgili bir şey okumak gerçekten anı ne kadar kötü olsa bile harikaydı çünkü Snape benim en sevdiğim karakter ve artık onun hakkında sinir bozucu bir öğretmen olduğundan daha başka bir şeyler de öğrenmek istiyordum. Ve bu kitapta öğrendim. Ve kitapta en sevdiğim şeylerden birisi, Harry’nin babası ne yaparsa yapsın onun yaptıklarını doğru bulmaması. Yani bu zamana dek hep Harry’nin babası için “harika, muhteşem” falan filan diyorlardı ve Harry de babası gibi olmaya çalışan ve babası gibi olmayı isteyen bir çocuk ama Snape’in o anısını görünce… “Babam gerçekten o kadar harika mıydı?” diye düşünüyor ve üzülüyor ve onu o zaman o kadar iyi anladım ki… Çok sevdiğiniz biri beklemediğiniz bir davranışta bulunduğunda, sadece size karşı değil, başka biri de olabilir, gerçekten yıkılıyorsunuz. Harry’nin o yıkılışını gerçekten hissettim ve üzüldüm. Ron ve Hermione’ye gelince, her kitapta aralarında ki gerilimin daha fazla arttığını hissediyorsunuz yani. Özellikle ilişkilerinin neye dönüşeceğini biliyorsanız benim gibi. Ron her ne kadar salaklığıyla biraz sinirlerimi bozsa da, Hermione ve o ikisinin uyumunu seviyorum. Tabii Harry duygular konusunda berbat olduğundan Cho ile aralarında ki şeyi de mahvetmiş durumda. Gerçi Cho’yu hiç sevmiyorum ama yine de yazık yani kıza… aman ya, değil yazık mazık. İki yılda üçüncü sevgilisi, hak ettin sen bunu Cho Chang’ciğim. Bir puanı, Harry’nin kibrinden dolayı kırıyorum. Madem ona vuramıyorum, bende bir yıldız alırım. Dipnot: favori sahnem Fred ve George’ın okulu terk ettiği o sahne… bazen okulu o şekilde terk edesi geliyor insanın… neyse, hayal kurmayıp polinom çalışmaya devam edelim. dipnot2: Yorumun eskiliğini şöyle açıklayayım: şuan dörtgenler illetini işliyoruz.
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Harry Potter ve Zümrüdüanka YoldaşlığıJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Yapı Kredi Yayınları · 202026,3bin okunma
··
834 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.