Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

343 syf.
10/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Hepimiz Yaşar Yaşamaz'ız aslında...
Efendim, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz kitabında nüfus kayıtlarında ölmüş göründüğü için bir türlü nüfus cüzdanı çıkaramayan Yaşar'ın başından geçen dramatik olayları mizahi diliyle anlatmış Aziz Nesin. Aslında askere çağrılan kadınları, ismindeki harf yanlış yazıldığı için garip bir isimle dolaşanları görmüş duymuşuzdur ama Yaşar'ınki bir başka. Bahtsız Yaşar okula gidecek, kimliği yok yaşamıyor. Askere gidecek bir şekilde yaşıyor. Evlenecek yaşamıyor, aileden kalan borçlar var yaşıyor, daha neler neler... Hepimiz bir şekilde saçma bir bürokratik işlemle karşı karşıya kalmışızdır bu ülkede. Bir de sürekli uğraşmak zorunda kalan engelliler ve aileleri var. Aziz Nesin gibi tatlı anlatamasam da ben de size hikâyemi anlatayım. Toplaşın bakayım şöyle yamacıma. Çaylar hazır mı? Prematüre üçüzlerden biri olan oğluşumun beyninde hasar olduğunu ve bundan dolayı felçli olduğunu beş aylıkken öğrendim. Bunun tam tedavisi yok sadece fizik tedavi ile bir miktar iyileşme sağlanabiliyormuş araştırıp öğrendik. Dediler ki fizik tedavi çok uzun,  yıllarca sürebilir. Ücretli yaptırmak kolay değil. Devlet haftada 45 er dakikalık iki seans veriyor. Ayda 8 seans. Amanın ne kadar çok! yaşasın dedik. Peki bunun için ne yapmalı; önce bir üniversite hastanesinden engelli raporu çıkartmak gerekiyor. Randevu alıyorsun, kurula giriyorsun, raporun çıkıyor. Eh bir kaç ay bekliyorsun tabi. Bebek ya bir de mucize olacak şıp diye iyileşecek o yüzden rapor bir veya şansın varsa iki yıllık çıkıyor. Bir kaç sene sonra süresiz verdiler, bundan umut yok diye onu da belirteyim. Ee sağlık raporunu aldın sonra RAM (Rehberlik Araştırma Merkezi) diye Milli Eğitime bağlı bir kurumdan da rapor çıkartman gerekiyor. Öyle yoğunlar ki, dünyayı kurtarıyorlar onun için bir kaç ay sonrasına oradan da randevu alıyorsun. 5 dakikalık değerlendirmeden bir kaç hafta sonra da sana rehabilitasyon merkezinden fizik tedavi veya bireysel eğitim alabilir diye bir yıllık raporunu veriyorlar. Onların raporları hep bir yıllık, o yüzden her yıl aynı prosedürü tekrarlıyorsun. Artık bulursan iyi çocuk fizyoterapisti olan bir rehabilitasyon merkezine çocuğunu götürmeye başlayabilirsin. Çok şükür dedin şöyle bir gevşedin di mi, altı ay sonra fizyoterapist kurum değiştirir ya sen de peşine gidersin yakınsa ya da sil baştan yeni fizyoterapistle tedaviye devam... Çocuk büyüdü, algısı da açıldı çok ama çok şükür. Okula gitmesi gerek. Ne olacak şimdi ona göre okul var mı, tabiki yok. Bir tane yeni açıldı özel bir vakfın. Okulun ücreti her bir yerinizi uçuklatır. Devletin okullarında özel eğitim alt sınıfı varmış. Çeşitli engelli çocuklar eğitim alıyormuş. Normal bir sınıfta 40 kişinin içinde düzgün bir eğitim alması mümkün değil, zaten uygun da değil birebir ilgilenilmesi gerek. Uygun okul bulunur, çocuğumuz özel eğitim sınıfına başlar. Ama o da ne, özel eğitim sınıfına mesleği öğretmenlik bile olmayan ücretli öğretmen!leri veriyorlar ve her yıl değişiyor. Her yıl çocuğun neler yapabildiğini anlatıyorsun ve sil baştan başlıyorsun. Şansın varsa karşına iyi niyetli biri çıkar yoksa yandın. İlkokul bitince ortaokulların özel eğitim sınıfına devam ediliyor. Devlet yönetmelikte çocuğa bir yıl sınıf tekrarı hakkı vermiş, kullanmak istiyorsun bazı sebeplerden. Gelgelelim müdür karşı çıkıyor, devletin sana verdiği hakkı parayla  satmaya kalkıyor. Köprüyü geçene kadar ayıya dayı... RAM raporunun bitiş süresi yaklaşmış, 45 gün önceden randevu alıyorsun ama raporun bitiş tarihinden 25 gün sonrasına randevu veriyorlar.  Neymiş efendim artık fizyoterapist de değerlendirecekmiş bir tane varmış. O ay rapor bittiği için çocuk tedaviye gidemiyor. Nihayet randevu tarihin geliyor, yine 5 dakika değerlendirme. Fizyoterapist soruyor: Yürüyor mu?  Cık. Emekliyor mu? Cık. Desteksiz oturabiliyor mu?  Cık. Bitti... Daha neler neler var da kalsın fazla canınızı sıkmayayım canlar... Ne de olsa ben bir Aziz Nesin değilim, mizahi dilimle ağlanacak halimize güldüremiyorum. Şu Kara Kaplı Nizami Bey'i bulsam benim de işimi kolaylaştırır mı? Okuyunuz ve uyanınız efendim... Saygılar...
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
Yaşar Ne Yaşar Ne YaşamazAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 200813,1bin okunma
··
368 görüntüleme
Mustafa A. okurunun profil resmi
Şu an görev yaptığım okulun karşısında Otistik çocuklar için özel bir okul var. Aylık ücreti 8 bin civarı. Dokuz ayda 70 bini geçiyor. İnsanlar çocuklarını yollayabilmek için evlerini satıyor. Birçoğu da parayı karşılayamadıkları için yarı zamanlı gönderiyorlar. Evet devlet okullarında özel alt sınıf var ama herkesi almıyorlar. Alsalar bile dediğiniz gibi birçok şey yetersiz. Öğretmenler ya ücretli ya da norm fazlası sınıf öğretmenleri. Gerçekten bu ailelerin işi çok zor. Dün 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık günüydü. Her yeri maviye boyadık. Ne değişti? Hiçbir şey! Yine gösterişimizi yaptık. RAM ise ayrı bir facia. Mış gibi yapmaktan vazgeçilmesi lazım. Ellerinize sağlık.
Nilüfer okurunun profil resmi
Durumu çok güzel özetlemişsiniz. Yorumunuz ile destek kattığınız için teşekkür ederim. Otizm, Down Sendromu, Serebral Palsi (Beyin Felci) farketmiyor hepsi benzer sıkıntıları yaşıyorlar. Otizmlilerin kabul görmesi daha zor oluyor. Aileler daha farklı sıkıntı yaşıyor. Oğlum SP'li olduğu, sadece tekerlekli sandalyede olduğu için zorluk yaşıyor. Davranış sorunu olmadığı için kabul sorunu fazla olmuyor.
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Bir gün, bir yorumunuza denk gelmiştim. Orada birisine, lütfen bu durumu böylesi bir dille ifade etmeyin incelemenizde gibi bir hadiseydi ve otizm ile alakalıydı. O zamandır sizi ve konuya olan annelik duygularının hassasiyetini çok iyi anlıyorum. Ne desem, ne yazsam boş. Bunu yaşamadan, çekmeden, kaç gece uykusuz kalmadan, yemeden, içmeden ve en önemlisi de; bana bir şey olursa, çocuğuma kim bakar yarabbim? düşüncesi ile çok özür dileyerek yazıyorum; kendi ölümünden çok onunkini düşünmeden anlayamam sizi. Şu an sizin için tüm kalbim ve içtenliğimle, hakkınızda en hayırlısını ve bolca sabır dilemekten başka bir şey gelmiyor. En hoş duygular, espriler ve güzellikler ile süsleyemem bu incelemenizi, ama en samimi niyet ile tüm dualarımın sizinle olduğunu ifade edebilirim. Rabbim yardımcınız olsun ve siz anne, babasına sabır versin. :(
Nilüfer okurunun profil resmi
Yorumlamaya çalışmanız, empatiniz, iyi dilekleriniz için teşekkür ederim Adem Bey. Yalnız benim anlatmak istediğim sıkıntılar, ülkemizde tanınan imkanların azlığı ve bürokratik sorunlarla ilgiliydi. Karşılaşılan trajikomik olaylara değinmek istemiştim. :)
3 sonraki yanıtı göster
mehmet temiz okurunun profil resmi
Öncelikle çocuğunuzun durumu için geçmiş olsun diyorum Nilüfer hanım. Daha nasıl anlatacaksınız durumunuzu, gayet güzel anlatmışsınız. Yaşadığınız güçlüklerin hepsini çok iyi biliyorum. Çünkü ben de mesleğim gereği bu durumun içerisindeyim. Şu anda iletişim ve takip içerisinde olduğum on çocuk var. Her ne kadar hepsine çocuk desem de bir kısmı artık ergenlik ve yetişkinlik dönemindeler. Bunlar arasında serebral palsi olan üç çocuk var. Maalesef ülkemizde bu bürokratik sorunlardan dolayı ebeveynler büyük sıkıntı çekiyor. Zaten bu durumun verdiği fiziksel ve ruhsal yorgunluk yeteri kadar anne ve babayı yıpratırken bir de bunlarla uğraşmak gerçekten zor. Ama maalesef kimsenin de durumu kolaylaştırmak için bir şey yaptığı yok. Oysa yapacak çok şey var ama, bu durumları düzeltmesi gereken kişiler, kendilerini karşılarındaki insanların yerine koyarak düşünmedikleri için hiç umursamıyorlar. Dolayısıyla da bir çok güçlüklerle karşılaşılıyor. Gelişmiş ülkelerde bu sorun çok farklı. Çocukların bakımı da dahil her türlü yardım ve kolaylık sağlanıyor insanlara. Geçen yıl okuduğum (
Nereye Gidiyoruz Baba?
Nereye Gidiyoruz Baba?
) isimli kısacık kitapta bu konu anlatılıyordu. Oradaki babanın sadece ruhsal durumuna dikkat çekiliyordu. Aslında yazar kendi gerçek hikayesini ve iç dünyasını trajikomik bir şekilde anlatıyordu. Umarım bir gün bizde de her şey düzelir ve bu konuda gerekli düzenlemeler yapılır demekten başka fazla bir şey elimizden gelmiyor maalesef. Siz ve sizin durumunuzdaki insanların yaşadıklarını kitabın konusuyla bağdaştırarak yaptığınız, bizleri uyarıcı nitelikte bir inceleme yazısı olmuş. Ellerinize , kaleminize, yüreğinize sağlık Nilüfer hanım. Selamlar.
Nilüfer okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Mehmet Bey. Dediğiniz gibi umarım bizde de her şey gelişmiş ülkelerin ayarına gelir bir gün.
Hatice okurunun profil resmi
Öncelikle oğlunuz için geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum ve şifası için gösterdiğiniz gayretlerde işini iyi bilen,size max yardım ve kolaylık gösteren kişilerle karşılaşmanızı diliyorum Nilüfer hanım. Hayatın bu katmanında yaşayanlar ve yaşamayanlar diye ikiye ayrılıyor konu ve kitaptaki Yaşar gibi siz de çok güzel anlatmışsınız yüreğinize sağlık.
Nilüfer okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Şimal Hanım.
Sezen B. okurunun profil resmi
Öncelikle çok büyük geçmiş olsun Nilüfer hanım. Yaşadığınız zorlukları az da olsa anlayabiliyorum. Benim de ikizlerimden biri Üveit hastası. Daha sonra Glaukom ve Katarakt da eklendi. Benim tek şansım yurt dışında yaşadığım için çocukların hastalıkları ne olursa ya da ameliyatlar ve ilaçlar ne kadar pahalı olursa olsun sağlık sigortalarının sorun çıkarmadan her şeyi karşılıyor olması. Umarım ülkemizde de en kısa zamanda sağlık sigortaları bu durumlara çözüm üretebilecek seviyeye gelebilir. Kitabın konusu ile hikayenizin benzeşmesi incelemenizi çok daha anlamlı kılmış. Yüreğinize sağlık.
1 önceki yanıtı göster
Nilüfer okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Sezen Hanım. Çok geçmiş olsun sizin kuzucuğa da. Yurtdışında olduğunuz için gerçekten şanslısınız. Biz de oğlumun engelli pusetini almak için gitmiştik. Orada her şey çok farklı. Gerçi artık euro tl farkından gerekli cihazları almak bile mümkün değil.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.