‘Kadın duymazdan gelinmenin acısını biliyordu o yüzden duymazdan geldi.’
Peruk gibi Hüzünlü
Okurken arada bir anlık düşük voltajlı elektrik çarpmasına yakın bir hisle kelimeler içinizden geçiveriyor. Dilde zorlama bir akıcılık çabası var sanki. Varoş kültürün dramatize edilişi yanında farklı cinsel tercihlere çok fazla vurgu var. Sanki öğretmen ceza vermiş de defterine üç sayfa ‘ben ödevimi yapmadım’ cümlesini alt alta sıralıyormuş duygusuyla değişik cümlelerde aynı tekrarı yaşıyorsunuz; bir günah çıkarma, biraz eziklik, fakirsek lezbiyen ibne*vb. olmaya hakkımız yok mu, diyor; sanki hayat dar bir sokak ve sosyal sınıfların uç bireyleri yürürken birbirine sürtünüyor gibi yürüdüm ben de sayfalararası, insanlara değmemeye çalışarak. Çünkü ‘azınlık’ duyguları Wilde gibi metne yedirememiş, cinsel tercihler hayatın önüne bu kadar geçmiyor gerçekte. Geçmeli mi sorusunu sorduruyor ama okunmasa da olurlarıma ekledim ben.
*öykülerde bu kelime kullanılıyor.