Batı dünyasının ; ideolojik olarak biçimlendirdiği şarkiyatçılığın şark tanımlamasına nasıl yerleştirildiğini, ontolojik ve epistemolojik alanlara nasıl nüfuz ettiğini , geçmiş dönemlerden bugüne sömürgenin ve kolonyalizmin meşrulaştırılmasının nasıl temellendirdiğini , coğrafi bir sınırı olmayan şarkiyatçılığın merkezinde İslami bir hedef etrafında çerçevelendiğini söyleyebiliriz. Kendi halinde oluşan bir yaklaşım olmayan şarkiyatçılığın aksine kurulmuş ve akademik bir tabanının olduğunu yazarın bu derin çalışmasından anlıyoruz.