Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

391 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Gerçek Bir Sanat Eseri
Bir İstanbul romanı: Huzur. Anahtar Kelimeler: İstanbul, Savaş, Buhran, İhtiras, Aşk, Kader, Sanat, Musiki, Din, Mevsim, Ümit, Acı, Hastalık, İsyan, Toplumsal Kalıp, Nesne. Anahtar kelimeleri yavaş yavaş ve üzerine biraz da yoğunlaşarak okuduğunuzda neler düşündünüz ya da düşünüyorsunuz? Huzuru okumuş olanları ayrı tutuyorum elbette. Bu kadar birbirine zıt kavramların bir romana yedirilmesi ne kadar da güç öyle değil mi? Muhtemelen aklınızdan geçen düşüncelerden birisi buydu! Her bir konu başlığının kendi bünyesinde bir dünyası varken bu dünyaları birbiri ile ilişkilendirip çok güçlü bağlar kurmak, üstüne üstlük karakterlerin içsel buhranlarıyla harmanlamak başlı başına bir yetenek işi. Bu yetenekten ve donanımdan noksan yazarların bu gibi kapsamlı işlere yeltenmesi bana kalırsa aptal cesaretiyle kabil olabilir. Bunu fütursuzca yapan yazarların akıbetleri-hiç gereği yok konu bahsi etmeyeceğim- malumunuzdur. Tanpınar’ın donanımı hayranlık uyandırıyor. Musikiye ve sanata olan ilgisi ve bilgisi, akıl hocaları, Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’e olan saygısı, Paul Valery ve Marcel Proust gibi usta yazarlardan etkilenip onların düşünce dünyalarından da esintiler sunması, bir asır öncesi İstanbul’un tasvirleri, karakterlerin yaralarını okurlarına kabul ettirmesi, dinsel sorgulamaları, nesnelerin çağrışımları ile Huzur başlı başına bir yüksek edebiyat ürünü. Zannediyorum ki, Huzur romanında yer alan karakterlerin özelliklerine değinmek gerekecek. Benim nezdimde Tanpınar’ı değerli kılan; toplumunun geçmiş değerleriyle bağını koparmayan güçlü karakterleri yaratmış olmasıydı. Bektaşi ile, Veli ile, Dede ile, şark musikisinin güçlü isimlerinin ve eserlerinin sürekli deklare ediliyor olması ve bu eserlerin insan ruhundaki belirtilerini ve çağrışımlarını okurlarına dökmesi şahaneydi. Hiç bilmediğim, tatmadığım, hissetmediğim, düşünmediğim şeylerin etrafında dönmek onları koklamak, keyfine varmak bana varlığımı hissettirdi. Yorucuydu, çok çaba sarf ettim öyle ki bilmediğim onca kelimeyi okurken duraksayarak araştırmak oldukça meşakkatli olmasına mukabil tüm uğraşlarıma fazlasıyla değdi. İyi ki böylesine dolu bir eseri okudum diyorum kendime. İstanbul ile bütünleşmiş, iç içe geçmiş bir hikayesi var romanımızın. Bir aşk romanı mı derseniz, ben bu düşünceye kati bir düşünceyle karşı çıkarım. Aşk var lakin asla öne çıkmıyor, yalnızca gidişata yön veren bir konumda. Şu vaziyette ne İstanbul’u bu hikâyeden çekip çıkarabiliriz ne de karakterlerin aşkını, ihtirasını. Kaldı ki böylesine yüklü bir romana aşk romanı deyip çekilmek de bir anlamda pervasızlıktır. Genellemelerden ve sınıflandırmalardan kaliteli eserler özelinden kaçınırım. Bu gibi eserleri bir kalıba sokamazsınız, sığmazlar çünkü. Bir savaşın arifesinde yaşanan bir aşk. Dönem itibariyle karakterler zaten travmalı. Ana karakterlerin yaşları göz önüne alındığında hemen hepsi birinci dünya savaşını görmüşler. Her biri savaşın elim izlerini yüreklerinde taşıyorlar. Tedirginlikleri, ümitsiz olmaları ve hiçbir duyguya bütünüyle bağlanamamaları bu endişeden kaynaklanıyor. Savaşın izlerinin yanı sıra bir şekilde arzu edilen hayatların yaşanmamış olması, yanlış kararlar ve neticeler de bu bağlamda önemli yer teşkil ediyor. Neden bu endişeleri öne atıyorum çünkü nihayete ermeyen, varılamayan aksiyonların alt nedenleri hep bu endişelere temas ediyor. Romanın genelinde kimi öğeler belirgin olarak göze çarpıyor. Misal Camiiler. Tasvirlerde ve karakterlerin çokça odaklandığı öğelerden biri; örneğin ana karakterin bir an bir düşünceden sıyrıldığında camii görmesi gibi. Bunun yanı sıra dinsel sorgulamalar, Hz. İsa’ya göndermeler, Tanrının sorgulanması gibi konular bana Dostoyevski’yi anımsattı. Hoş karakterlerden biri zaten Dostoyevski için; “Dostoyevski, içinde bulunduğumuz çıkmazı en iyi gören adamdır.” bile diyordu. Yani karakterlerin içsel hesaplaşmaları, Tanrıyı sorgulamaları, dinlere değinmeleri ile belki de Rus edebiyatına göndermelerde bulunuyordu Tanpınar. Toplumsal kalıpları sarsan karakterin itici bir halle romana dahil olmasıyla Tanpınar neyi amaçladı ya da neyi hesap etti bilemiyorum ama şundan eminim ki bu itici halle romanda kendine yer bulan karakterin artık gerçek savunucuları ve sevenleri var. Gerçek bir sanat eseri, edebiyat ürünü Huzur. Sabırlı okurlarını bekliyor. Herkesin keyifli okumaları olsun.
Huzur
HuzurAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201916,3bin okunma
··
237 görüntüleme
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Eline sağlık Anıl. Yazında pek çok detaya temas etmişsin, belli ki romanı hakkını vererek okumuşsun. "Huzur" emek verince kendini kat kat açan bir roman. Bugün de katılan arkadaşlarla romanın okunma zamanı olduğundan aksi takdirde okumanın güçlüklerinden de söz ettik. Yazının girişinde verdiğin anahtar kelimelere belki varoluşsal sancılar'ı da eklemek mümkün. Zira roman yarattığı çok kültürlü ama huzursuz kahramanlarıyla bu sancıları fazlasıyla yansıtıyor. Ben de toplantı iletisinde "huzuru arayan huzursuzların romanı" diyerek bu durumu ifade etmeye çalıştım. Yazındaki Dostoyevski detayı ve Tanpınar'ın bizim öz kültürümüze dair dikkatleri üzerine verdiğin örnekler de çok iyiydi. Tekrar eline, emeğine sağlık. İyi ki okumuş ve iyi ki de yazmışsın.
Anıl okurunun profil resmi
Ayşe teşekkürü ve iyikilerimizi sana yapmamız gerekiyor aslında. Bu kitabı okumamiza vesile oldun lakin biliyorsun bendeki durumları maalesef katılamadım ve sanırım bir buluşmayı kaçırdığıma hiç bu kadar üzülmemişimdir ama katilanlar adina da oldukca sevindim. Umarım daha güzel toplantılarda tekrardan görüşürüp kitabımızı tartışabiliriz.
Anıl okurunun profil resmi
Huzur Bilinmeyen Kelimeleri (Okumaya geçmeden bakılabilir.) Kesif: Yoğun, sık. Somnambül: Uyurgezer. Sanem: Çok güzel kadın. Muhayyile: Hayal etme gücü. Mücrim: Suçlu. İnsiyak: İç güdü. Uzviyet: Organizma. Vakıa: Her ne kadar. Feyiz: Verimli. Velut: Doğurgan. İhtiras: Aşırı kuvvetli istek, tutku. Zaviye: Köşe. Takunya: Tahta terlik. Cumba: Çıkma (Eski ev çıkıntısı). Tenakuz: Çelişki. İtiyad: Alışkanlık. Zemberek: Saatin kimi parçalarını tetikleyen nesne. Marşandiz: Yük treni. Vehim: Kuruntu. İlga Etmek: Bir şeyin varlığını ortadan kaldırma. Satıh: Yüzey. Merih: Mars. Manzume: Tekke ve benzeri bir yapı topluluğu. Haşere: Böcek. Mücerret: Soyut. Yekpare: Tek parça olarak bütün. Mudil: Karmaşık. Riyaziye: Matematik. Rakkas: Sarkaç. Biteviye: Sürekli olarak, tekdüze. Emprime: Kumaş için zemin ve desen basma işlemi. Muadele: Çözülmesi gereken, anlaşılmaz iş. Mikyas: Ölçü. Teganni: Şarkı söyleme. Hüviyet: Kimlik. Tasnif Etmek: Sınıflandırmak. Acuze: Yaşlı, çirkin ve huysuz kadın. Tecessüs: Kendini ilgilendirmeyen şeyleri öğrenme, merak. Sahife: Sayfa. İstintak: Sorgu, sorgulama. Behemehal: Kesinlikle. Libas: Giysi. Tashih: Düzeltme. Hodbin: Bencil. Perhiz: Diyet. Şimendifer: Demiryolu, tren. Muvazene: Denge. Müntehir: İntihar eden. Mutaassıp: Bağnaz, bir düşünceye aşırı ölçüde bağlanan. Teessür: Üzüntü, üzülme, duygulanma. Mayi: Sıvı. Haşiye: Dipnot. Tanzim: Sıraya, düzene koyma. İstihsal: Üretme, üretim. Müphem: Açık seçik olmayan, belirsiz. Müşahede: Gözlem. İhata: Çevresini sarma, kuşatma. İzafe: Mal etme, ekleme, katma. İtikat: İnanç. Zaviye: Köşe, küçük tekke. İstihza: Alay. İstihfaf: Aşağılama, hor görme. Mahzun: Üzgün, üzüntülü. Mütareke: Ateşkes, barışma. Füsun: Büyü, sihir. Pervasız: Çekinme, sakınma. Primitif: İlkel. Akis: Yankı. Tezhip: Süsleme. Hudut: Sınır. Haşin: Kırıcı, sert söz, davranış. Filhakika: Doğrusu, gerçekten. Siya: Kayığı tersine ilerletmek. Yalpa Vurmak: İki yana, bir sağa bir sola sallanarak yürümek. Mihver: Eksen. Döpiyes: Aynı kumaştan etek ve ceket, kadın giysisi. Muayyen: Belirli, kararlaştırılan. Nekahet: Hastalık sonrası sağlıklı duruma geçiş evresi. Mengene: Sıkıştıran alet (Suyunu, yağını çıkarır.) Muvazi: İnanılır. Vuzuh: Açıklık, açık olma durumu. Merhale: Aşama, derece, evre. Halita: Karışım, alaşım. İptidai: İlkel (Primitif). Nedamet: Pişmanlık. Muhteris: Aşırı tutkuları olan kimse, ihtiraslı. İntibak: Çevreye, duruma uyma, alışma. Marazi: Hastalık derecesinde olan (Marazi sevgi) Bizatihi: Özünde. Meftun: Gönül vermiş, tutulmuş. Sırça: Cam, camdan yapılmış olan. İltica: Sığınma. İnhina: Bükülme, eğrilme, baş eğme. Müstesna: Benzeri az bulunan, seçkin. Nefti: Karaya yakın koyu yeşil. Muttasıl: sürekli, boyuna. Tasavvur: Zihninde canlandırma. Belagat: İyi konuşma, sözle inandırma yeteneği. Kozmik: Evren ve onun düzeniyle ilgili. Mukadderat: Yazgı. Helecan: Yürek çarpıntısı. Asab: Sinir.
müphem okurunun profil resmi
anıl şahanesin
Anıl okurunun profil resmi
Teşekkürler. :)
Mehmet can kılıç okurunun profil resmi
Çok güzel bir yazı bırakmışsın dostum
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.