Gönderi

İslam'ın Tanrısı Allah'ın özellikleri.
Din hükümleri ile yoksulluk uykusunda tutulan halkımız, bilimsel gelişmelerden uzak olarak yaşamaktadır. Bilimsel gelişmeler, 15. yüzyılda Kopernik’in Güneş merkezli evren anlayışı ile üç büyük dinin Tanrı modellerini ortadan kaldırmış, evrim teorisi ile de kesin darbeyi vurmuştur. İslam’ın Tanrısı Allah’ın bir Tanrı olmadığı, özellikle Müslümanların her yıl kutladığı İslam’ın kural koyucusu ile İslam’ın Tanrısı Allah’ın buluşması olarak kutlanan Miraç olayı, bu olayla ilgili hadisler, Kur’an’ın gök ve yer yaratılış ayetleri incelendiği ve bilimsel gelişmelerle karşılaştırıldığı zaman net olarak ortaya çıkmaktadır. Bütün bu karşılaştırmaları bu kitap içinde bulacaksınız. Bu kitabı okuyunca insanların kafasında şu sorular olabilir: “Tanrı’sız ve dinsiz hayatımızı nasıl devam ettireceğiz? Cennet ve cehennem kavramları varsa ne yapacağız?” diyerek, yine garantiye oynamak isteyeceklerdir. Eğer bir Tanrı’nın varlığına inanmak istiyorsanız, bu Tanrı kesinlikle üç büyük dinin Tanrı’sı olmamalıdır. Ve cennet ve cehennem kavramlarını da kabul etmek istiyorsanız, üç büyük dinin Tanrı’sından birisine inanan bir kişi, kesinlikle cennetin yakınından bile geçemeyecektir. Çünkü inandığınız gerçek bir Tanrı, insanların kılıç gücüne ihtiyaç duymaz. Hiçbir Tanrı; anne, baba, kardeş dahi olsa farklı fikirde olanları “öldürün” veya “haraca bağlayın” demez. Hiçbir Tanrı, emeği ile kazanan insanların karısına, kızına “cariye adı altında el koyun, sınırsız cinsellikte kullanın” veya “istediğiniz zaman tanımadığı, bilmediği insanlara satın” demez. Hiçbir Tanrı, evinde yetişen, velisi olduğun ve sana “baba” diyen yetim kızı, “kendinize eş yapın” demez. Hiçbir Tanrı, akil baliğ olmayan küçük çocukları, dedesi yaşındaki adamlarla evlendirin, demez. Hiçbir Tanrı, evlatlığın eşiyle evlenmeyi meşru yapmaz. Hiçbir Tanrı, “savaş esiri kadınlara, kocası hayatta olup olmamasına bakmadan tecavüz edebilirsiniz” demez. Hiçbir Tanrı, anası ile evlenmek isterken kadının yanında gördüğü yetim kızla evlenmek istemesini meşru yapmaz. Hiçbir Tanrı, ayrıldığın eski eşinle tekrar evlenmek için, kadının onur ve haysiyetini düşünmeden, eski eşinin başka birisiyle cinsellik yaşamasını kural olarak koymaz. Hiçbir Tanrı, dört kadını bir erkeğe layık görerek kadının onur ve haysiyetini ayaklar altına almaz. Hiçbir Tanrı, evlilik birliğinin yürümesi için, “gerektiğinde kadını dövün” demez. Hiçbir Tanrı, zengine dört kadın ve sınırsız değiştirme imkânı sağlarken, imkânsızlıktan evlenemeyenlere “oruç tutun” demez. Devasa evreni yarattığı düşünülen hiçbir Tanrı, elçi tayin etmez, eğer varlığını ispatlaması gerekiyorsa bunu gürültülü bir şekilde hallederdi. Sadece bulutlara, farklı bölgelere göre, farklı dillerde Tanrı yazması bile yeterli olacaktır. Devasa evreni yarattığı düşünülen hiçbir Tanrı, elçi tayin ettiği kişilerin günlük sorunları ile eve gelen misafirlerin ne kadar kalacağı, kimin yüksek sesle veya alçak sesle konuşması gerektiği konusunda kurallar göndermez. Kısacası; bütün bu olayları meşru gören üç büyük dinin Tanrı’sına inanan insanlar da ağızlarıyla kuş tutsalar, yerlere kapansalar, kul köle olsalar dahi bu tür kişisel çıkarlar üzerine konmuş kuralları akıllarıyla sorgulamadıkları için cennet hayalini unutsunlar. Tanrı’nın cennete alacağı kişiler; aklını kullanan, evrenin, doğanın sırlarını çözmeye çalışan ve insan yaşamını kolaylaştırıcı yönde çalışmalar yapanlar olacaktır.
Sayfa 11 - Karina YayıneviKitabı okudu
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.