Hasan'ın hayallerini farklı farklı açılardan anlatır ve bunları anlatırken başka kişilerin gözünden anlatır. Çoklu bakış açısıyla yazılmış ve adama kafayı yedirtecek şekilde kurgulanmıştır. Okurken dedeyi okuduğunu zannedersin oysa Hasan dedesinin gözünden kendisini anlatıyordur. Bunun gibi ayrıntıları fark etmeden Toptaş'ın büyülü anlatamı içinde, kurduğu cümleler ve paragrafların atmosferinde ne anlattığını anlamadan da keyifle, şaşkınlık içinde de romanı okursunuz. Bunu şimdi yazsa anlayacağımda üçüncü romanı olan bu eseri daha yeni meyve vermeye başlarken nasıl yazdın diye düşünmeden de edemiyorum. Roman, hayali arkadaşı Hamdi'yle ders çalışırken başlıyor ve Hamdi'nin gerçekte olmadığını kitabın son cümlesinde anlıyorsunuz. - ya da ben anca anlayabildim-