Gönderi

"Paçoz"luk
❝O gün İstiklal Caddesi'ini dolduran genç, enerjik ve her türlü etkileşime, manipülasyona açık, hazır bekleyen anonim kıtalar; laf ebeliğinden ibaret ' Sansür ne lan? Sansürü inci'tiriz! ' sloganları, ' Facebook atakta! Sıkıysa kapatın! ' türünden laf ola beri gele meydan okumaları; Saddam'ın infazından organ mafyasına, beyaz kadın ticaretine, ilkokul kapılarına dayanmış uyuşturucu satıcılarına kadar hiçbir trajedinin sarsamadığı 'netdaş'lar; 'özgürlük' adına her an, her projeye sürülebileceklermiş, her 'bahar devrimi'nin yakıtı olmaya hazırmış gibi duran bu gençler, ülkelerine birden boşalan Batı menşeili tüketim ürünlerinin, o ürünlerin arkasından sürükleyerek getirdikleri başta estetik, türlü kültürel söylemlerin tepe sersemi ettiği Rus gençlerini hatırlatıyorlardı. Jöleler, tangalar, hikayesi olmayan dövmeler, ithal malı seks dili, ölçüsüzlük; lakin, bizde Rusların Glonass uzay sistemlerini var eden toplumsal payandalar da yok. SBS'de 'başarı' olarak açıklanan oran, yüz üzerinden otuz beş; ' fen ve teknolojide yüzde otuz yediyle Türkiye birincisi olduk ', diye övünen Eskişehir'in sığlığı utanç verici. Hepsinden daha vahimi, o gün orada şahit olmaktı, eski Sular İdaresi'nin duvarının önünde, 1 Mayıs'ta otuz altı kişinin öldüğü yerde, tüm referanslarını alenen ABD'den devşiren ve dolayısıyla hitap ettiği topluluktan daha zeki, daha ileri olduğuna ciddiyetle inanan, özde 'expat' bir kara gömlekli profesörün, elinde mikrofon, hayasızca yalan söylemesine en iyi ihtimalle çarpım tablosunu ezberlemiş gençlere: ❛Bizler interneti kullanıyoruz! Kendi irademizle verdiğimiz kararlarla kendi hayatımızı yönetebiliyoruz!❜ ❞
Sayfa 129 - Everest Yayınları
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.