Gönderi

232 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bir nükleer reaktörde elektrik nasıl üretilir? Önce çekirdekte ısı üretilir, çekirdeğe devamlı olarak soğuk su akışı sağlanır, çekirdeğin ısısı suyu buharlaştırır, buhar türbini döndürür ve elektrik üretilir. Aslında bu kadar kolay ve zararsız gözüken bir şey nasıl olur da uluslararası bir felakete yol açabilir? Yapılması planlanan elektrik kesintisi testi, milyonlarca hatta milyarlarca yıl geçse de etkisi sürecek bir olayın başlangıç noktasıydı. Testin amacı neydi? Olası bir elektrik kesintisinde devreye girmesi planlanan üç tane dizel jeneratör vardı. Jeneratörlerin pompalara güç vermesi için gerekli hıza ulaşana kadar yakıt erimiş oluyordu. Burada üretilen çözüm, güç kaybı olsa dahi türbin durana kadar geçen sürede üretilen elektriği pompalara yönlendirmek ve jeneratörlere gerekli olan zamanı kazandırmak. Bu teoriyi de test etmek için reaktördeki verim önce 1600 megavata, sonra da 700 megavata indirilmişti. Yarı güçte çalıştırılan reaktörde, 10 saat boyunca renksiz, kokusuz ve ağır bir soy gaz olan ksenon birikmişti. Ksenon saatlerdir çekirdeği zehirliyordu, hatta 30 megavatla çalışırken de ksenon çoğalmaya ve çekirdeği zehirlemeye devam ediyordu. Başmühendis yardımcısı Dyatlov, gücün hemen yükseltilmesini istemişti. 200 megavata kadar yükseltilen verimle teste devam edilmesi emrini verdi. Bu sırada güç dalgalanması yaşanmaya başladı. Testi gerçekleştiren mühendisler (Yaygın görüşe göre Aleksandr Akimov) acil kapatma tuşu AZ-5’e basmasına rağmen, güç dalgalanması durmadı. Buraya bir parantez açalım; AZ-5 tuşunun işlevi U-235 ile zenginleştirilmiş uranyum dioksitin fisyon reaksiyonunu yavaşlatmak için çekirdeğe kontrol çubuklarının daldırılmasını ve reaktivitenin durmasını sağlamaktır. Çubuklar bor madeninden üretilmişti, ancak uçları karbon elementinin bir allotropu olan grafitten yapılmaydı. (Allotropi, bir elementin kimyasal özellikleri aynı, fiziksel özellikleri ve molekül geometrileri farklı olan yapılardaki haline denir.) Grafit çekirdekteki reaksiyonu hızla yükseltti, güç 33000 megavata yükseldi ve patlama gerçekleşti. 26 Nisan 1986 tarihinde, Vladimir İlyiç Lenin Nükleer Santrali’nde gece vardiyasına gelen işçilerin hiçbiri bu olacakları tahmin edemezdi. Gerçekleşen patlamayla yayılan radyoaktif tozlar Avrupa’nın büyük kesimini, SSCB’yi ve Türkiye’yi etkiledi. Türkiye ilk başta olayın ciddiyetinin farkında varamadı. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, “Radyasyondan, madyasyondan bize bir şey olmaz!” derken, Başbakan Turgut Özal, “Azıcık radyasyonlu çay sağlığa faydalı, lezzetli oluyor!” tarzında espriler yapıyordu. Sanayi ve Ticaret Bakanı kameralar karşısında çay içip şov yapmakla ve demlenince çayın radyasyonunun düştüğünü iddia etmekle meşguldü. Çernobil’de ise 6 reaktörden oluşması planlanan santralin 5. ve 6. reaktörleri hiçbir zaman tamamlanmadı, 4. reaktör 1986’daki patlamada yok oldu, 1, 2 ve 3 numaralı reaktörler sırasıyla 1996, 1999 ve 2000 yıllarında kapatıldı. 2016 yılında da 1,5 milyar dolara mal olan ve 100 yıl boyunca radyoaktif sızıntının engellenmesini sağlayacak bir çelik kalkan ile örtüldü. Yüzbinlerce insan kirli olarak tanımlanan bölgelerden tahliye edildi. Yine yüzbinlerce insan, canlarını hiçe sayarak bu felakete müdahalede bulundu. Gelecekte de yüzbinlerce insanın kansere yakalanacağı ve büyük bir kısmının bu sebepten hayatını kaybedeceği tahmin edilmektedir. Kitabın konusuna gelecek olursak; Svetlana Aleksiyeviç, kitabı üç bölüme ayırmış. İlk bölüm Ölüler Ülkesi, ikinci bölüm Yaşayanların Ülkesi, üçüncü bölüm Üzüntüden Şaşkına Dönenler. Yazar, onlarca insanla konuşmuş, acılarını paylaşmış, felaketin gerçekleştiği günden beri yaşananları da okurların önüne sermiş. Olaya Sovyet-komünizm propagandası veya Anti-Sovyet, anti-komünizm propagandası diye bakmadan, sadece insanların o dönemde ve sonrasında çektikleri acıların, yapılan kahramanlıkların (Bir kısmı öleceğini bile bile bunu yaptı, çünkü verilen sözlerin büyük bir kısmı hiçbir zaman tutulmadı.) anlatıldığı bir kitap. Bu işten anlayan bilim insanlarının sözlerine kulak verilse, halk paniğe sevk edilmeden bilinçlendirilmeye çalışılsa herhalde bu acı bilanço bir nebze de olsa hafiflerdi. Her faciada olduğu gibi yaşananlar yine sıradan insanlara, halka zarar vermişti ve kim bilir belki de Gorbaçov, Sovyetlerin yıkılmasındaki en büyük neden Çernobil’deki facia derken haklıydı. m.youtube.com/watch?v=yVBIDTB... (32. Gün programından)
Çernobil'den Sesler
Çernobil'den SeslerSvetlana Aleksiyeviç · Aytaşı Yayınları · 20061,085 okunma
··
66 görüntüleme
Neslihan T. okurunun profil resmi
Artık ben, sen ve yapımcı olduk
Fox Mulder okurunun profil resmi
Çığ gibi büyüyoruz! Neyse yarın öbür gün sahiplenirler Svetlana'yı da merak etme. Şimdiden bakıyorum ben az bilinen yazarlara.
Fox Mulder okurunun profil resmi
Üçüncü sınıf espriler görmek istemiyorum. Engellendiniz bu yüzden.
Ön Söz okurunun profil resmi
Dizisini seyretme fırsatınız oldu mu?
Fox Mulder okurunun profil resmi
Evet, seyrettim.
Navlun okurunun profil resmi
Çernobil dizisinde neden zenci yok diye tartışılıyor Amerikada. Üçüncü sınıf bir ileti sahibisi olarak engellediğiniiz beni yormadığınız işin teşekkürler.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.