Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

230 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 saatte okudu
Bilge Karasu'nun Masallar Diyarına Hoş Geldik
Kitap, 1 hikaye ve 11+1 masaldan ibarettir. Yazar günün saat dilimleri gibi masalları tasarlamış ve en baştan başlayarak tüm bu masalların arasına ilk hikaye olan ve kitaba da ismini veren "Göçmüş Kediler Bahçesi"nin parçalarını serpiştirmiş. Hikayelerin büyük bir bölümü ölüm temalı ve doğayla buluşmuş, doğanın tüm unsurlarını içinde barındırır halde. Yazarın, hikayeleri masal olarak adlandırmasıyla da gerçeklikle hayalin, büyülü bir anlatımla kurmacanın iç içe geçtiği, hemen hemen her hikayede okura, tıpkı çıkışı olmayan bir labirentin içinde gezdiriyormuşçasına bir his yaşatan, ilginç mi ilginç öykülerle bezenmiş bir kitap Göçmüş Kediler Bahçesi. Bunca girizgah yaptıktan sonra biraz da tek tek hikayelere odaklanalım. Kitabın başlangıç hikayesi "Göçmüş Kediler Bahçesi", başlangıçta üç sayfayla başlayan, her masal arasına serpiştirilmiş birkaç sayfayla bölüm bölüm devam eden ve en sonunda da 12. bölümle nihayete eren uzunca bir öykü. Öyle bir öykü ki en başta sanki hikaye o üç sayfada bitmiş gibi, o üç sayfa kitaba bir girizgahmış gibi okura hissettiriyorken ancak ilerleyen kısımlarda bu serpiştirilmiş sayfaların aslında en baştaki hikayenin devamı olduğunu anlayabiliyorsunuz. Bu şekliyle de daha önce hiçbir öykü kitabında karşılaşmadığım bir tarzı var kitabın. Fakat bu öykü kitap boyunca devam etse de kesinlikle bir çatı öykü değil. Yani diğer öyküler ne bu öyküye bağlanıyor, ne de paralel gidiyor. Hatta masal olarak adlandırılan diğer öykülerin birbirleriyle tema açısından paralellikleri varken bu hikayeyle herhangi bir bağı bulunmamaktadır. Ölüm teması, masalların hemen hemen hepsinden son derece güçlü bir şekilde hissedilmektedir. "Ölüler her şeyi bilir; öğrenmenin yolu da ölmektir. Ölüp yok olan, ölülere karışan, yerin, suyun altına inip onlardan salık alan, gökyüzüne, onun da ötesine çıkıp ışığı, aydınlığı, bilgeliği oradan, çiçek derer gibi, yanına alıp gövdesinin dağılmış parçalarını yeniden bir araya getirerek, tazelenip yeniden doğmuş gibi yeryüzüne dönerek insan arasına karışandır ki bilinecek her şeyi bilir." Avından El Alan Masalı - Sf. 25 "İnsan soyuna soyuna deriye varır, onura, öz saygısına varır. Bunları yüzmek, koparıp atmak, güçtür ya, soyunmayı yürekten benimsemiş kişi, sırası geldiğinde, bu son adımı atmağı değer bellediğinde, ölmesini bilir." İncitmebeni Masalı - Sf. 131 Aynı şekilde bir başka ortak tema olan doğa da kimi zaman balıkla, kimi zaman nadide bir çiçekle ve kimi zaman da güneşle kendini gösteriyor masallarda . "Aynalar var sanki çevresinde, durmadan çoğalan: bakıyor, görüyor, baktıkça daha çoğunu görüyor; eşini bugüne dek görmediği bir, yüz, bin yaratık görüyor: Bir kolu balık bir adam, ağzından insan başı bitivermiş bir balık, bacakları arasında boğazına dek bir balığın uzandığı bir adam, bir insanla çiftleşmiş bir balık, kendi kendiyle çiftleşen bir adam... Sonu yok bunun." Avından El Alan Masalı - Sf. 24 En uzunu 30, en kısası ise 4 sayfadan oluşan masallar birbirinden ilginç ve fantastik ögeler içermektedir. Balıkçının kolunu yutan orfinoz, denize tutkun Sazandere'ye ulaşmaya çalışan ama bunu bir türlü başaramayan bir adam, bir türlü kurtulamadığı enteresan bir hayvanla ortaçağ abdalının masalı, kirpinin öyküsü, ona ek masal olarak intikamcı yengecin öyküsü, yağmurlu kentten bir umut savaşçısı güneşçi adam, denize hayran dehlizde kayboluşla imtihan olan bir delikanlı, cambazların hikayesi usta beni öldürsen e, kertenkelelerin hikayesi, distopik bir ada hikayesi: incitmebeni, doğruyu söyletme çiçeği: Alsemender ve son masal: tepeye tırmanan adamın öyküsü. Hayalle gerçeğin birbirine karıştığı, öykülerin bazılarında birbiriyle paralel devam eden iç içe geçmiş metinlerin yer aldığı, doğanın tüm fantastik ögeleriyle öykülere nüfuz ettiği, konu açısından ölümün ve kayboluşun her masalın içinde bir şekilde yer aldığı, anlatıcının genellikle tekinsiz olduğu tam bir post-modern anlatıma sahip bir kitap. Masalların içerisinden iç içe geçen metinlere bir örnek de vereyim. “Adamın oturduğu ev, kıyı mahallelerinin okullara en yakın bir yerindeydi. Adam bu okulların hepsinde öğretmenlik ederdi değişik konularda. Bilgilerini başkalarına aktarmak, aktarılmamış bir bilgisi kalmasın diye türlü alanlarda öğretim yapmak da bir çeşit soyunmaydı çünkü.” “İnsan soyuna soyuna deriye varır, onura, öz saygısına varır. Bunları yüzmek, koparıp atmak, güçtür ya, soyunmayı yürekten benimsemiş kişi, sırası geldiğinde, bu son adımı atmağı değer bellediğinde, ölmesini bilir. Ne ki, bir tek kez yapılabilecek bu işi, böyle bir eylemin değerini anlayacak kişiler karşısında yapmak ister. Yanılır da sırası geldi diyerek, olmayacak bir yerde girişirseniz bu işe, acı bir masal olur çıkarsınız.” İncitmebeni Masalı - Sf. 131 Kitapta yazan her öykünün ayrı bir güzelliği, farklılığı ve edebi açıdan bakıldığında dolu dolu anlatımı sebebi beni son derece tatmin eden bir eserdi. Bilge Karasu’nun edebi üslubunu zaten çok seviyordum ama bu kitapla öyküde çıtanın ne kadar üst noktaya çıkarılabileceğini de görmüş oldum. Bu kitabı bana hediye edip okumama vesile olan
Özlem
Özlem
'a bir kez daha teşekkür ediyor ve incelemeyi de güzeller güzeli Temmuz’un bir Yengeç burcu gününde, şu alıntıyla noktalamak istiyorum: “Güneş Yengeç burcundadır. Yengeç taşın altındadır. Kayanın altındadır, altındadır, altındadır.”
Göçmüş Kediler Bahçesi
Göçmüş Kediler BahçesiBilge Karasu · Metis Yayınları · 20171,180 okunma
··
1.394 görüntüleme
İmge okurunun profil resmi
"Derler ki senin burcundakiler, birileri kendilerini korusun isterler; korusun, kayırsın, pohpohlasın... ondan sonra da, saldırmak için uğraşırmış yengeçler; o kendilerini koruyan, kayıran, pohpohlayan kimseye; saldırmak için fırsat yaratır, bahane ararlarmış gerekirse..." Bu kitapta 'Yengece Övgü' en sevdiğimdi...
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
Sanırım benim de en sevdiğim hikaye oydu. Gerçi Usta Beni Öldürsen e'de çok iyiydi. Burcumla ilgili söylediklerine bazı yerlerde katılsam da yine de Bilge Amca, üzerimize çok geliyorsun demeden de kendimi alamadım açıkçası.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.